Translation meaning & definition of the word "younger" into Turkish language

adjective

1. Used of the younger of two persons of the same name especially used to distinguish a son from his father

• "John junior"

• "John smith, jr."

synonym:
• younger
,
• jr.

1. Aynı adı taşıyan iki kişiden küçük olanı, özellikle bir oğlu babasından ayırmak için kullanılır

• "John junior"'ın"

• "John smith, jr." - hayır."

eşanlamlı:
• genç
,
• jr.

Examples of using

Tom is younger than he looks.

Tom göründüğünden daha genç.

Even though Tom looks younger than Mary, he's actually quite a bit older.

Tom Mary'den daha genç görünse bile, o aslında oldukça daha yaşlı.

Tom is probably just a little younger than Mary.

Tom Mary'den muhtemelen sadece biraz daha genç.

Tom looks younger than Mary.

Tom Mary'den daha genç görünüyor.

You look younger than Tom.

Tom'dan daha genç görünüyorsun.

The younger men played while the older men watched.

Yaşlı erkekler izlerken genç erkekler oynadı.

Tom is younger than Mary.

Tom, Mary'den daha genç.

I'm three years younger than Tom.

Ben Tom'dan üç yaş daha küçüğüm.

Tom is three years younger than you, right?

Tom sizden üç yaş daha küçük, değil mi?

Tom is three years younger than you, right?

Tom senden üç yaş daha küçük, değil mi?

Tom is younger than you are.

Tom senden daha genç.

She's not much younger than me.

O benden çok da genç değil.

I wish I had studied French harder when I was younger.

Keşke daha gençken daha sıkı Fransızca çalışsaydım.

Tom isn't much younger than Mary.

Tom Mary'den çok daha genç değil.

Tom isn't that much younger than Mary.

Tom Mary'den o kadar çok daha genç değil.

I played the trombone when I was younger.

Gençken trombon çalardım.

Tom is my younger brother.

Tom, benim küçük erkek kardeşim.

She's younger than me.

O benden daha genç.

She is younger than me.

O benden daha genç.

She wants to look younger.

O daha genç görünmek istiyor.