Translation meaning & definition of the word "wrap" into Turkish language
Türk diline "sarmak" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Wrap
[Örtmek]/ræp/
noun
1. Cloak that is folded or wrapped around a person
- synonym:
- wrap ,
- wrapper
1. Bir kişinin etrafına katlanmış veya sarılmış pelerin
- eşanlamlı:
- sarmak ,
- örtü
2. A sandwich in which the filling is rolled up in a soft tortilla
- synonym:
- wrap
2. Dolgunun yumuşak bir tortilla içinde yuvarlandığı bir sandviç
- eşanlamlı:
- sarmak
3. The covering (usually paper or cellophane) in which something is wrapped
- synonym:
- wrapping ,
- wrap ,
- wrapper
3. Bir şeyin sarıldığı örtü (genellikle kâğıt veya selofan)
- eşanlamlı:
- paketleme ,
- sarmak ,
- örtü
verb
1. Arrange or fold as a cover or protection
- "Wrap the baby before taking her out"
- "Wrap the present"
- synonym:
- wrap ,
- wrap up
1. Bir kapak veya koruma olarak düzenleyin veya katlayın
- "Bebeği dışarı çıkarmadan önce sarın"
- "Şimdiki zamanı sar"
- eşanlamlı:
- sarmak ,
- sarılıp sarmak
2. Arrange or or coil around
- "Roll your hair around your finger"
- "Twine the thread around the spool"
- "She wrapped her arms around the child"
- synonym:
- wind ,
- wrap ,
- roll ,
- twine
2. Etrafında düzenleyin veya sarın
- "Saçlarını parmağının etrafında gezdir"
- "İpliği makara etrafına sarın"
- "Kollarını çocuğun etrafına sardı"
- eşanlamlı:
- rüzgâr ,
- sarmak ,
- rulo ,
- örmek
3. Enclose or enfold completely with or as if with a covering
- "Fog enveloped the house"
- synonym:
- envelop ,
- enfold ,
- enwrap ,
- wrap ,
- enclose
3. Bir örtü ile tamamen veya sanki bir örtü ile sarın veya katlayın
- "Sis evi sardı"
- eşanlamlı:
- örtmek ,
- katlamak ,
- dolamak ,
- sarmak ,
- kapsamak
4. Crash into so as to coil around
- "The teenager wrapped his car around the fire hydrant"
- synonym:
- wrap
4. Sarılmak için çarpmak
- "Genç arabasını yangın musluğunun etrafına sardı"
- eşanlamlı:
- sarmak
Examples of using
We can't leave until you wrap the presents up.
Siz hediyeleri sarıncaya kadar biz gidemeyiz.
Could you wrap them up separately?
Onları ayrı ayrı sarar mısınız?
Let's wrap up this work now and go out drinking.
Bu işi şimdi bitirelim ve içmeye gidelim.