Translation meaning & definition of the word "world" into Turkish language
Türk diline "dünya" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
World
[Dünya]noun
1. Everything that exists anywhere
- "They study the evolution of the universe"
- "The biggest tree in existence"
- synonym:
- universe ,
- existence ,
- creation ,
- world ,
- cosmos ,
- macrocosm
1. Her yerde var olan her şey
- "Evrenin evrimini inceliyorlar"
- "Var olan en büyük ağaç"
- eşanlamlı:
- evren ,
- varlık ,
- yaradılış ,
- dünya ,
- kozmos ,
- kâinat
2. People in general
- Especially a distinctive group of people with some shared interest
- "The western world"
- synonym:
- world ,
- domain
2. Genel olarak insanlar
- Özellikle ortak bir ilgi alanına sahip farklı bir grup insan
- "Batı dünyası"
- eşanlamlı:
- dünya ,
- domain
3. All of your experiences that determine how things appear to you
- "His world was shattered"
- "We live in different worlds"
- "For them demons were as much a part of reality as trees were"
- synonym:
- world ,
- reality
3. İşlerin size nasıl göründüğünü belirleyen tüm deneyimleriniz
- "Dünyası paramparça oldu"
- "Farklı dünyalarda yaşıyoruz"
- "Onlar için şeytanlar da ağaçlar kadar gerçekliğin bir parçasıydı"
- eşanlamlı:
- dünya ,
- gerçeklik
4. The 3rd planet from the sun
- The planet we live on
- "The earth moves around the sun"
- "He sailed around the world"
- synonym:
- Earth ,
- earth ,
- world ,
- globe
4. Güneşten gelen 3. gezegen
- Üzerinde yaşadığımız gezegen
- "Dünya güneşin etrafında hareket eder"
- "Dünyayı dolaştı"
- eşanlamlı:
- Yeryüzü ,
- dünya
5. People in general considered as a whole
- "He is a hero in the eyes of the public"
- synonym:
- populace ,
- public ,
- world
5. Genel olarak insanlar bir bütün olarak değerlendirilir
- "Halkın gözünde bir kahramandır"
- eşanlamlı:
- nüfus ,
- umumi ,
- dünya
6. A part of the earth that can be considered separately
- "The outdoor world"
- "The world of insects"
- synonym:
- world
6. Dünyanın ayrı ayrı düşünülebilecek bir parçası
- "Açık dünya"
- "Böceklerin dünyası"
- eşanlamlı:
- dünya
7. The concerns of this life as distinguished from heaven and the afterlife
- "They consider the church to be independent of the world"
- synonym:
- worldly concern ,
- earthly concern ,
- world ,
- earth
7. Cennetten ve öbür dünyadan ayırt edilen bu hayatın endişeleri
- "Kilisenin dünyadan bağımsız olduğunu düşünüyorlar"
- eşanlamlı:
- dünyevi kaygı ,
- dünya
8. All of the living human inhabitants of the earth
- "All the world loves a lover"
- "She always used `humankind' because `mankind' seemed to slight the women"
- synonym:
- world ,
- human race ,
- humanity ,
- humankind ,
- human beings ,
- humans ,
- mankind ,
- man
8. Dünyanın yaşayan tüm insan sakinleri
- "Bütün dünya bir sevgiliyi sever"
- "Her zaman `insankind' kullandı çünkü `mankind' kadınları hafife alıyor gibiydi"
- eşanlamlı:
- dünya ,
- insan ırkı ,
- insanlık ,
- insanlar ,
- insan ,
- adam
adjective
1. Involving the entire earth
- Not limited or provincial in scope
- "Global war"
- "Global monetary policy"
- "Neither national nor continental but planetary"
- "A world crisis"
- "Of worldwide significance"
- synonym:
- global ,
- planetary ,
- world(a) ,
- worldwide ,
- world-wide
1. Tüm dünyayı dahil
- Sınırlı veya kapsamda il değil
- "Küresel savaş"
- "Küresel para politikası"
- "Ne ulusal ne de kıtasal ama gezegensel"
- "Dünya krizi" gibi"
- "Dünya çapında önemi olan"
- eşanlamlı:
- küresel ,
- gezegensel ,
- dünya(a) ,
- dünya çapında