Translation meaning & definition of the word "word" into Turkish language
Türk diline "kelime" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Word
[Kelime]noun
1. A unit of language that native speakers can identify
- "Words are the blocks from which sentences are made"
- "He hardly said ten words all morning"
- synonym:
- word
1. Anadili konuşanların tanımlayabileceği bir dil birimi
- "Kelimeler, cümlelerin yapıldığı bloklardır"
- "Bütün sabah neredeyse on kelime söylemedi"
- eşanlamlı:
- kelime
2. A brief statement
- "He didn't say a word about it"
- synonym:
- word
2. Kısa bir açıklama
- "Bu konuda tek kelime etmedi"
- eşanlamlı:
- kelime
3. Information about recent and important events
- "They awaited news of the outcome"
- synonym:
- news ,
- intelligence ,
- tidings ,
- word
3. Son ve önemli olaylar hakkında bilgi
- "Sonuçun haberini bekliyorlardı"
- eşanlamlı:
- haberler ,
- zekâ ,
- haber ,
- kelime
4. A verbal command for action
- "When i give the word, charge!"
- synonym:
- word
4. Eylem için sözlü bir emir
- "Söz verdiğimde, şarj edin!"
- eşanlamlı:
- kelime
5. An exchange of views on some topic
- "We had a good discussion"
- "We had a word or two about it"
- synonym:
- discussion ,
- give-and-take ,
- word
5. Bazı konularda görüş alışverişi
- "İyi bir tartışma yaptık"
- "Bu konuda bir iki sözümüz vardı"
- eşanlamlı:
- tartışma ,
- verip almak ,
- kelime
6. A promise
- "He gave his word"
- synonym:
- parole ,
- word ,
- word of honor
6. Bir söz
- "Söz verdi" dedi"
- eşanlamlı:
- parola ,
- kelime ,
- şeref sözü
7. A word is a string of bits stored in computer memory
- "Large computers use words up to 64 bits long"
- synonym:
- word
7. Kelime, bilgisayar belleğinde depolanan bir bit dizesidir
- "Büyük bilgisayarlar 64 bit uzunluğa kadar kelimeler kullanır"
- eşanlamlı:
- kelime
8. The divine word of god
- The second person in the trinity (incarnate in jesus)
- synonym:
- Son ,
- Word ,
- Logos
8. Tanrının ilahi sözü
- Üçlü'deki ikinci kişi (i̇sa'da enkarne)
- eşanlamlı:
- Oğul ,
- Kelime ,
- Logolar
9. A secret word or phrase known only to a restricted group
- "He forgot the password"
- synonym:
- password ,
- watchword ,
- word ,
- parole ,
- countersign
9. Yalnızca sınırlı bir grup tarafından bilinen gizli bir kelime veya ifade
- "Şifreyi unuttu"
- eşanlamlı:
- şifre ,
- parola ,
- kelime ,
- onay imzası
10. The sacred writings of the christian religions
- "He went to carry the word to the heathen"
- synonym:
- Bible ,
- Christian Bible ,
- Book ,
- Good Book ,
- Holy Scripture ,
- Holy Writ ,
- Scripture ,
- Word of God ,
- Word
10. Hristiyan dinlerinin kutsal yazıları
- "Söz'ü putperestliğe taşımaya gitti"
- eşanlamlı:
- İncil ,
- Hıristiyan İncil ,
- Kitap ,
- İyi Kitap ,
- Kutsal Kitap ,
- Kutsal Yazı ,
- Yazı ,
- Tanrı Sözü ,
- Kelime
verb
1. Put into words or an expression
- "He formulated his concerns to the board of trustees"
- synonym:
- give voice ,
- formulate ,
- word ,
- phrase ,
- articulate
1. Kelimelere veya bir ifadeye koyun
- "Sorunlarını mütevelli heyetine formüle etti"
- eşanlamlı:
- ses vermek ,
- formülleştirmek ,
- kelime ,
- ifade