Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "will" into Turkish language

Türk diline "will" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Will

[Arzu]
/wɪl/

noun

1. The capability of conscious choice and decision and intention

  • "The exercise of their volition we construe as revolt"- george meredith
    synonym:
  • volition
  • ,
  • will

1. Bilinçli seçim ve karar ve niyet yeteneği

  • "Biz onların iradesini kullanarak isyan olarak yorumluyoruz" - george meredith
    eşanlamlı:
  • irade
  • ,
  • arzu

2. A fixed and persistent intent or purpose

  • "Where there's a will there's a way"
    synonym:
  • will

2. Sabit ve kalıcı bir amaç veya amaç

  • "İrade olduğu yerde bir yol var"
    eşanlamlı:
  • arzu

3. A legal document declaring a person's wishes regarding the disposal of their property when they die

    synonym:
  • will
  • ,
  • testament

3. Bir kişinin öldüğünde mülklerinin elden çıkarılmasıyla ilgili isteklerini bildiren yasal bir belge

    eşanlamlı:
  • arzu
  • ,
  • vasiyet

verb

1. Decree or ordain

  • "God wills our existence"
    synonym:
  • will

1. Kararlaştırmak veya düzenlemek

  • "Tanrı varlığımızı istiyor"
    eşanlamlı:
  • arzu

2. Determine by choice

  • "This action was willed and intended"
    synonym:
  • will

2. Seçime göre belirlemek

  • "Bu eylem istendi ve amaçlandı"
    eşanlamlı:
  • arzu

3. Leave or give by will after one's death

  • "My aunt bequeathed me all her jewelry"
  • "My grandfather left me his entire estate"
    synonym:
  • bequeath
  • ,
  • will
  • ,
  • leave

3. Kişinin ölümünden sonra isteğine göre ayrılın veya verin

  • "Teyzem bütün mücevherlerini bana miras bıraktı"
  • "Büyükbabam bana tüm mal varlığını bıraktı"
    eşanlamlı:
  • miras bırakmak
  • ,
  • arzu
  • ,
  • bırakmak

Examples of using

We will be able to raise cows and sheep, too.
Biz de inek ve koyun yetiştirebileceğiz.
Dinner will be ready soon.
Akşam yemeği yakında hazır olacak.
Dinner will be ready soon.
Akşam yemeği kısa bir süre içerisinde hazır olacak.