Translation meaning & definition of the word "wicked" into Turkish language
Türk diline "hasır" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Wicked
[Kötücül]/wɪkəd/
adjective
1. Morally bad in principle or practice
- synonym:
- wicked
1. Prensipte veya uygulamada ahlaki olarak kötü
- eşanlamlı:
- kötücül
2. Having committed unrighteous acts
- "A sinful person"
- synonym:
- sinful ,
- unholy ,
- wicked
2. Haksız fiillerde bulunmuş olmak
- "Günahkâr bir insan"
- eşanlamlı:
- günahkâr ,
- kötücül
3. Intensely or extremely bad or unpleasant in degree or quality
- "Severe pain"
- "A severe case of flu"
- "A terrible cough"
- "Under wicked fire from the enemy's guns"
- "A wicked cough"
- synonym:
- severe ,
- terrible ,
- wicked
3. Derece veya kalitede yoğun veya son derece kötü veya nahoş
- "Şiddetli ağrı"
- "Şiddetli bir grip vakası"
- "Korkunç bir öksürük"
- "Düşmanın silahlarından çıkan kötü ateş altında"
- "Kötü bir öksürük"
- eşanlamlı:
- şiddetli ,
- korkunç ,
- kötücül
4. Naughtily or annoyingly playful
- "Teasing and worrying with impish laughter"
- "A wicked prank"
- synonym:
- arch ,
- impish ,
- implike ,
- mischievous ,
- pixilated ,
- prankish ,
- puckish ,
- wicked
4. Naughty veya can sıkıcı eğlenceli
- "İnssiz kahkahalarla tatmak ve endişelenmek"
- "Kötü bir şaka"
- eşanlamlı:
- archaic ,
- yaramaz ,
- ima etmek ,
- afacan ,
- kaçık ,
- muzip ,
- şakacı ,
- kötücül
5. Highly offensive
- Arousing aversion or disgust
- "A disgusting smell"
- "Distasteful language"
- "A loathsome disease"
- "The idea of eating meat is repellent to me"
- "Revolting food"
- "A wicked stench"
- synonym:
- disgusting ,
- disgustful ,
- distasteful ,
- foul ,
- loathly ,
- loathsome ,
- repellent ,
- repellant ,
- repelling ,
- revolting ,
- skanky ,
- wicked ,
- yucky
5. Son derece saldırgan
- Nefret veya iğrenme uyandırmak
- "İğrenç bir koku"
- "Harap bir dil"
- "İğrenç bir hastalık"
- "Et yeme fikri benim için itici"
- "Gıdayı bozma"
- "Kötü bir koku"
- eşanlamlı:
- iğrenç ,
- faul ,
- alçakça ,
- uzaklaştırıcı ,
- itici şey ,
- alçak ,
- kötücül ,
- yucky
Examples of using
You're wicked.
Sen kötüsün.
Tom is wicked.
Tom kötü.
Cinderella had two wicked stepsisters.
Cinderella'nın iki aşağılık üvey kız kardeşi vardı.