Examples of using
I can always sleep wherever I am.
Her zaman olduğum yerde uyuyabilirim.
Tom always carries a camera with him wherever he goes.
Tom nereye giderse gitsin her zaman yanında bir kamera taşır.
Tom wanted to go wherever Mary was going.
Tom Mary'nin gittiği her yere gitmek istedi.
Tom can go wherever he likes.
Tom hoşlandığı her yere gidebilir.
Tom may eat wherever he wants to.
Tom nerede isterse yiyebilir.
I can go wherever you like.
Sevdiğin herhangi bir yere gidebilirim.
I take my camera with me wherever I go.
Her nereye gitsem kameramı yanımda götürürüm.
She follows her brother wherever he goes.
Erkek kardeşi her nereye gitse onu izler.
He was welcomed wherever he went.
Gittiği her yerde karşılandı.
He gets lost wherever he goes.
O nereye giderse kaybolur.
He was welcome wherever he went.
Gittiği her yerde karşılandı.
His reputation goes with him wherever he goes.
O nereye giderse ünü onunla birlikte gider.
He radiates happiness around wherever he goes.
O nereye giderse etrafında mutluluk yayar.
I walked around town wherever my feet led me.
Kasabada ayaklarımın beni götürdüğü yerde dolaştım.
His dog follows him wherever he goes.
Köpeği her yerde onu gittiği yerden takip eder.
His wife goes with him wherever he goes.
O nereye gitse karısı onunla birlikte gider.
The dog followed him wherever he went.
O her nereye gitse, köpek onu izledi.
I'll follow you wherever you go.
Nereye giderseniz gidin sizi takip edeceğim.
