Translation meaning & definition of the word "weeping" into Turkish language
Türk diline "ağlamak" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Weeping
[Ağlayan]/wipɪŋ/
noun
1. The process of shedding tears (usually accompanied by sobs or other inarticulate sounds)
- "I hate to hear the crying of a child"
- "She was in tears"
- synonym:
- crying ,
- weeping ,
- tears
1. Gözyaşı dökme süreci (genellikle hıçkırıklar veya diğer anlaşılmaz sesler eşlik eder)
- "Bir çocuğun ağlamasını duymaktan nefret ediyorum"
- "Gözyaşları içindeydi"
- eşanlamlı:
- ağlayan ,
- gözyaşları
adjective
1. Showing sorrow
- synonym:
- dolorous ,
- dolourous ,
- lachrymose ,
- tearful ,
- weeping
1. Üzüntü gösterme
- eşanlamlı:
- acıklı ,
- dolur ,
- sulugözlü ,
- ağlamaklı ,
- ağlayan
2. Having branches or flower heads that bend downward
- "Nodding daffodils"
- "The pendulous branches of a weeping willow"
- "Lilacs with drooping panicles of fragrant flowers"
- synonym:
- cernuous ,
- drooping ,
- nodding ,
- pendulous ,
- weeping
2. Aşağı doğru bükülen dallara veya çiçek başlarına sahip olmak
- "Yok edici nergisler"
- "Ağlayan bir söğütün sarkık dalları"
- "Kokulu çiçeklerin sarkık paniküllerine sahip leylaklar"
- eşanlamlı:
- eğri ,
- sarkık ,
- kafa sallama ,
- asılı ,
- ağlayan
Examples of using
In the amusement park Mary found a boy on his own weeping, and spoke to him gently. "Hey, sonny, what is it? Are you lost? Would you like me to take you to the Lost Children Department?"
Lunaparkta Mary yalnız başına ağlayan bir oğlan buldu ve yumuşak bir sesle "Merhaba yavrum, sorun nedir? Kayıp mı oldun? Seni Kayıp Çocuklar Şubesine götüreyim mi?" dedi.
She was weeping with pain.
O acıdan dolayı ağlıyordu.
She was weeping alone.
O tek başına ağlıyordu.