Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "warning" into Turkish language

Türk diline "uyarı" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Warning

[Uyarı]
/wɔrnɪŋ/

noun

1. A message informing of danger

  • "A warning that still more bombs could explode"
    synonym:
  • warning

1. Tehlikeyi bildiren bir mesaj

  • "Daha fazla bombanın patlayabileceğine dair bir uyarı"
    eşanlamlı:
  • uyarı

2. Cautionary advice about something imminent (especially imminent danger or other unpleasantness)

  • "A letter of admonition about the dangers of immorality"
  • "The warning was to beware of surprises"
  • "His final word of advice was not to play with matches"
    synonym:
  • admonition
  • ,
  • monition
  • ,
  • warning
  • ,
  • word of advice

2. Yakın bir şey hakkında uyarıcı tavsiyeler (özellikle yakın tehlike veya diğer tatsızlık)

  • "Ahlaksızlığın tehlikeleri hakkında bir uyarı mektubu"
  • "Uyarı sürprizlere dikkat etmekti"
  • "Son tavsiyesi maçlarla oynamak değildi"
    eşanlamlı:
  • uyarı
  • ,
  • ihtar
  • ,
  • tavsiye sözü

3. Notification of something, usually in advance

  • "They gave little warning of their arrival"
  • "She had only had four days' warning before leaving berlin"
    synonym:
  • warning

3. Bir şeyin bildirimi, genellikle önceden

  • "Geldikleri konusunda çok az uyarı verdiler"
  • "Berlin'den ayrılmadan önce sadece dört günlük bir uyarı almıştı"
    eşanlamlı:
  • uyarı

adjective

1. Serving to warn

  • "Shook a monitory finger at him"
  • "An exemplary jail sentence"
    synonym:
  • admonitory
  • ,
  • cautionary
  • ,
  • exemplary
  • ,
  • monitory
  • ,
  • warning(a)

1. Uyarmaya hizmet etmek

  • "Ona bir parmak salladı"
  • "Örnek bir hapis cezası"
    eşanlamlı:
  • uyarı
  • ,
  • ikaz edici
  • ,
  • örnek
  • ,
  • ihtiyat
  • ,
  • uyarı(a)

Examples of using

Tom gave Mary a warning look.
Tom Mary'ye uyarıcı bir görüntü verdi.
We appreciate the warning.
Uyarıyı takdir ediyoruz.
Tom won't heed the warning.
Tom uyarıya aldırmayacak.