Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "warm" into Turkish language

Türk diline "sıcak" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Warm

[Sıcak]
/wɔrm/

verb

1. Get warm or warmer

  • "The soup warmed slowly on the stove"
    synonym:
  • warm
  • ,
  • warm up

1. Sıcak veya sıcak olsun

  • "Çorba ocakta yavaşça ısındı"
    eşanlamlı:
  • sıcak
  • ,
  • ısınmak

2. Make warm or warmer

  • "The blanket will warm you"
    synonym:
  • warm

2. Sıcak veya sıcak yapın

  • "Bıçak seni ısıtacak"
    eşanlamlı:
  • sıcak

adjective

1. Having or producing a comfortable and agreeable degree of heat or imparting or maintaining heat

  • "A warm body"
  • "A warm room"
  • "A warm climate"
  • "A warm coat"
    synonym:
  • warm

1. Konforlu ve hoş bir ısı derecesine sahip olmak veya üretmek veya ısı vermek veya korumak

  • "Sıcak bir vücut"
  • "Sıcak bir oda"
  • "Sıcak bir iklim"
  • "Sıcak bir ceket"
    eşanlamlı:
  • sıcak

2. Psychologically warm

  • Friendly and responsive
  • "A warm greeting"
  • "A warm personality"
  • "Warm support"
    synonym:
  • warm

2. Psikolojik olarak sıcak

  • Dostça ve duyarlı
  • "Sıcak bir selam"
  • "Sıcak bir kişilik"
  • "Sıcak destek"
    eşanlamlı:
  • sıcak

3. (color) inducing the impression of warmth

  • Used especially of reds and oranges and yellows
  • "Warm reds and yellows and orange"
    synonym:
  • warm

3. (renk) sıcaklık izlenimini uyandırıyor

  • Özellikle kırmızılar, portakallar ve sarılar kullanılır
  • "Sıcak kırmızılar, sarılar ve turuncu"
    eşanlamlı:
  • sıcak

4. Having or displaying warmth or affection

  • "Affectionate children"
  • "A fond embrace"
  • "Fond of his nephew"
  • "A tender glance"
  • "A warm embrace"
    synonym:
  • affectionate
  • ,
  • fond
  • ,
  • lovesome
  • ,
  • tender
  • ,
  • warm

4. Sıcaklık veya sevgi sahibi olmak veya göstermek

  • "Sevecen çocuklar"
  • "Sevgili bir kucaklama"
  • "Yeğeninin düşkünlüğü"
  • "İnci bir bakış"
  • "Sıcak bir kucaklama"
    eşanlamlı:
  • sevgi dolu
  • ,
  • düşkün
  • ,
  • sevecen
  • ,
  • tender
  • ,
  • sıcak

5. Freshly made or left

  • "A warm trail"
  • "The scent is warm"
    synonym:
  • strong
  • ,
  • warm

5. Taze yapılmış veya bırakılmış

  • "Sıcak bir iz"
  • "Koku sıcak" dır"
    eşanlamlı:
  • güçlü
  • ,
  • sıcak

6. Easily aroused or excited

  • "A quick temper"
  • "A warm temper"
    synonym:
  • quick
  • ,
  • warm

6. Kolayca uyandırılabilir veya heyecanlanabilir

  • "Hızlı bir öfke"
  • "Sıcak bir öfke"
    eşanlamlı:
  • hızlı
  • ,
  • sıcak

7. Characterized by strong enthusiasm

  • "Ardent revolutionaries"
  • "Warm support"
    synonym:
  • ardent
  • ,
  • warm

7. Güçlü coşku ile karakterize edilir

  • "Sağlam devrimciler"
  • "Sıcak destek"
    eşanlamlı:
  • ateşli
  • ,
  • sıcak

8. Characterized by liveliness or excitement or disagreement

  • "A warm debate"
    synonym:
  • warm

8. Canlılık, heyecan veya anlaşmazlık ile karakterize edilir

  • "Sıcak bir tartışma"
    eşanlamlı:
  • sıcak

9. Uncomfortable because of possible danger or trouble

  • "Made things warm for the bookies"
    synonym:
  • warm

9. Olası tehlike veya sorun nedeniyle rahatsız edici

  • "Şeyleri bahisçiler için sıcak yaptı"
    eşanlamlı:
  • sıcak

10. Of a seeker

  • Near to the object sought
  • "You're getting warm"
  • "Hot on the trail"
    synonym:
  • warm

10. Bir arayanın

  • Aranan nesneye yakın
  • "İsıyorsun işte"
  • "Yolda sıcak"
    eşanlamlı:
  • sıcak

adverb

1. In a warm manner

  • "Warmly dressed"
  • "Warm-clad skiers"
    synonym:
  • warmly
  • ,
  • warm

1. Sıcak bir şekilde

  • "Sıcak giyinmiş"
  • "Sıcak kaplı kayakçılar"
    eşanlamlı:
  • sıcak

Examples of using

My down jacket kept me warm.
Kuş tüyü ceketim beni ısıttı.
Sugar dissolves in warm coffee.
Şeker sıcak kahvede çözünür.
I kept the seat warm for you.
Koltuğu senin için sıcak tuttum.