Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "walk" into Turkish language

Türk diline "yürüyüş" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Walk

[Yürüme]
/wɔk/

noun

1. The act of traveling by foot

  • "Walking is a healthy form of exercise"
    synonym:
  • walk
  • ,
  • walking

1. Yürüyerek seyahat etme eylemi

  • "Yürüyüş sağlıklı bir egzersiz şeklidir"
    eşanlamlı:
  • yürüyüş
  • ,
  • yürüme

2. (baseball) an advance to first base by a batter who receives four balls

  • "He worked the pitcher for a base on balls"
    synonym:
  • base on balls
  • ,
  • walk
  • ,
  • pass

2. (beyzbol) dört top alan bir meyilli tarafından ilk üsse bir ilerleme

  • "Toplar üzerinde bir üs için sürahi çalıştı"
    eşanlamlı:
  • toplara basmak
  • ,
  • yürüyüş
  • ,
  • geçmek

3. Manner of walking

  • "He had a funny walk"
    synonym:
  • walk
  • ,
  • manner of walking

3. Yürüyüş tarzı

  • "Komik bir yürüyüş yaptı"
    eşanlamlı:
  • yürüyüş
  • ,
  • yürüyüş tarzı

4. The act of walking somewhere

  • "He took a walk after lunch"
    synonym:
  • walk

4. Bir yere yürüme eylemi

  • "Öğle yemeğinden sonra yürüyüşe çıktı"
    eşanlamlı:
  • yürüyüş

5. A path set aside for walking

  • "After the blizzard he shoveled the front walk"
    synonym:
  • walk
  • ,
  • walkway
  • ,
  • paseo

5. Yürümek için ayrılmış bir yol

  • "Kar fırtınasından sonra ön yürüyüşü kürekledi"
    eşanlamlı:
  • yürüyüş
  • ,
  • geçit
  • ,
  • paseo

6. A slow gait of a horse in which two feet are always on the ground

    synonym:
  • walk

6. İki ayağın her zaman yerde olduğu bir atın yavaş yürüyüşü

    eşanlamlı:
  • yürüyüş

7. Careers in general

  • "It happens in all walks of life"
    synonym:
  • walk of life
  • ,
  • walk

7. Genel olarak kariyer

  • "Hayatın her kesiminde olur"
    eşanlamlı:
  • hayat yürüyüşü
  • ,
  • yürüyüş

verb

1. Use one's feet to advance

  • Advance by steps
  • "Walk, don't run!"
  • "We walked instead of driving"
  • "She walks with a slight limp"
  • "The patient cannot walk yet"
  • "Walk over to the cabinet"
    synonym:
  • walk

1. İlerlemek için ayaklarını kullan

  • Adım adım ilerlemek
  • "Yürü, koşma!"
  • "Sürüş yerine yürüdük"
  • "Hafif bir topallamayla yürüyor"
  • "Hasta henüz yürüyemiyor"
  • "Kabineye doğru yürü"
    eşanlamlı:
  • yürüyüş

2. Accompany or escort

  • "I'll walk you to your car"
    synonym:
  • walk

2. Eşlik veya eskort

  • "Seni arabana götüreceğim"
    eşanlamlı:
  • yürüyüş

3. Obtain a base on balls

    synonym:
  • walk

3. Toplar üzerinde bir üs elde edin

    eşanlamlı:
  • yürüyüş

4. Traverse or cover by walking

  • "Walk the tightrope"
  • "Paul walked the streets of damascus"
  • "She walks 3 miles every day"
    synonym:
  • walk

4. Yürüyerek travers veya örtü

  • "Taskı ipini salla"
  • "Paul şam sokaklarında yürüdü"
  • "Her gün 3 mil yürüyor"
    eşanlamlı:
  • yürüyüş

5. Give a base on balls to

    synonym:
  • walk

5. Toplara bir üs verin

    eşanlamlı:
  • yürüyüş

6. Live or behave in a specified manner

  • "Walk in sadness"
    synonym:
  • walk

6. Belirli bir şekilde yaşamak veya davranmak

  • "Üzüntü içinde yürü"
    eşanlamlı:
  • yürüyüş

7. Be or act in association with

  • "We must walk with our dispossessed brothers and sisters"
  • "Walk with god"
    synonym:
  • walk

7. Birlikte olmak veya hareket etmek

  • "Muhteşem kardeşlerimizle yürümeliyiz"
  • "Tanrı ile yürü"
    eşanlamlı:
  • yürüyüş

8. Walk at a pace

  • "The horses walked across the meadow"
    synonym:
  • walk

8. Hızlı yürümek

  • "Atlar çayır boyunca yürüdü"
    eşanlamlı:
  • yürüyüş

9. Make walk

  • "He walks the horse up the mountain"
  • "Walk the dog twice a day"
    synonym:
  • walk

9. Yürüşe sokmak

  • "Atı dağa doğru yürüyor"
  • "Köpeği günde iki kez salla"
    eşanlamlı:
  • yürüyüş

10. Take a walk

  • Go for a walk
  • Walk for pleasure
  • "The lovers held hands while walking"
  • "We like to walk every sunday"
    synonym:
  • walk
  • ,
  • take the air

10. Yürüyüşe çıkmak

  • Yürüyüşe çıkmak
  • Zevk için yürümek
  • "Aşıklar yürürken el ele tutuştular"
  • "Her pazar günü yürümeyi severiz"
    eşanlamlı:
  • yürüyüş
  • ,
  • hava almak

Examples of using

Tom couldn't walk any further.
Tom daha ileri yürüyemedi.
I try to walk at least a few kilometers every day.
Her gün en azından beş kilometre yürümeye çalışıyorum.
Let's go for a walk after lunch.
Öğle yemeğinden sonra yürüyüşe gidelim.