Translation meaning & definition of the word "voluptuous" into Turkish language
Türk diline "zengin" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Voluptuous
[Şehvetli]/vələpʧəwəs/
adjective
1. Having strong sexual appeal
- "Juicy barmaids"
- "A red-hot mama"
- "A voluptuous woman"
- "A toothsome blonde in a tight dress"
- synonym:
- juicy ,
- luscious ,
- red-hot ,
- toothsome ,
- voluptuous
1. Güçlü cinsel çekiciliğe sahip olmak
- "Sulu barmenler"
- "Kızıl sıcak bir anne"
- "Şiddetli bir kadın"
- "Sıkı elbiseli dişçi bir sarışın"
- eşanlamlı:
- sulu ,
- lezzetli ,
- kırmızı sıcak ,
- dişsel ,
- şehvetli
2. (of a woman's body) having a large bosom and pleasing curves
- "Hollywood seems full of curvaceous blondes"
- "A curvy young woman in a tight dress"
- synonym:
- bosomy ,
- busty ,
- buxom ,
- curvaceous ,
- curvy ,
- full-bosomed ,
- sonsie ,
- sonsy ,
- stacked ,
- voluptuous ,
- well-endowed
2. (bir kadının vücudunun) büyük bir göğüs ve hoş eğrilere sahip
- "Hollywood, kıvrımlı sarışınlarla dolu gibi görünüyor"
- "Sıkı elbiseli kıvrımlı genç bir kadın"
- eşanlamlı:
- göğüslülük ,
- busty ,
- dolgun ,
- eğri ,
- eğrili ,
- tam göğüslü ,
- tatlı ,
- şirin ,
- yığılmış ,
- şehvetli ,
- zengin
3. Displaying luxury and furnishing gratification to the senses
- "An epicurean banquet"
- "Enjoyed a luxurious suite with a crystal chandelier and thick oriental rugs"
- "Lucullus spent the remainder of his days in voluptuous magnificence"
- "A chinchilla robe of sybaritic lavishness"
- synonym:
- epicurean ,
- luxurious ,
- luxuriant ,
- sybaritic ,
- voluptuary ,
- voluptuous
3. Lüks göstermek ve duyulara tatmin sağlamak
- "Epiküre ziyafeti"
- "Kristal avizeli ve kalın oryantal kilimlerle lüks bir süitin tadını çıkardı"
- "Lucullus günlerinin geri kalanını şehvetli bir ihtişamla geçirdi"
- "Sibaritik cömertliğin bir chinchilla cüppesi"
- eşanlamlı:
- epikürcü ,
- lüks ,
- süslü ,
- sibaritik ,
- şehvet düşkünü ,
- şehvetli
Examples of using
Her voluptuous body attracted me.
Onun seksi vücudu beni cezbetti.