Translation meaning & definition of the word "volunteer" into Turkish language

noun

1. (military) a person who freely enlists for service

synonym:
• volunteer
,
• military volunteer
,
• voluntary

1. (askeri) serbestçe hizmet için kaydolmuş bir kişi

eşanlamlı:
• gönüllü
,
• gönüllü asker

2. A person who performs voluntary work

synonym:
• volunteer
,
• unpaid worker

2. Gönüllü çalışma yapan bir kişi

eşanlamlı:
• gönüllü
,
• parasız işçi

3. A native or resident of tennessee

synonym:
• Tennessean
,
• Volunteer

3. Tennessee'de bir yerli veya yerleşik

eşanlamlı:
• The tennessean
,
• Gönüllü

verb

1. Tell voluntarily

• "He volunteered the information"

synonym:
• volunteer

1. Gönüllü olarak söyle

• "Bilgi için gönüllü oldu"

eşanlamlı:
• gönüllü

2. Agree freely

• "She volunteered to drive the old lady home"

• "I offered to help with the dishes but the hostess would not hear of it"

synonym:
• volunteer
,
• offer

2. Özgürce razı olmak

• "Yaşlı kadını eve götürmek için gönüllü oldu"

• "Bulaşıklara yardım etmeyi teklif ettim ama hostes duymadı"

eşanlamlı:
• gönüllü
,
• teklif

3. Do volunteer work

synonym:
• volunteer

3. Gönüllü işler yapın

eşanlamlı:
• gönüllü

adjective

1. Without payment

• "The soup kitchen was run primarily by unpaid helpers"

• "A volunteer fire department"

synonym:
• unpaid
,
• volunteer(a)

1. Ödeme olmadan

• "Çorba mutfağı öncelikle ücretsiz yardımcılar tarafından işletildi"

• "Gönüllü itfaiye"

eşanlamlı:
• ödenmemiş
,
• gönüllü(a)

Examples of using

I'll ask around at school and see if anybody would like to volunteer to help us.

Okulda etraftakilere soracağım ve herhangi birinin bize yardım etmek için gönüllü olmayı isteyip istemeyeceğini anlayacağım.

We need a volunteer.

Bir gönüllüye ihtiyacımız var.

Why did you volunteer to do this?

Niçin bunu yapmaya gönüllü oldun?

I didn't volunteer.

Gönüllü olmadım.

Tom began working as a volunteer at the homeless shelter while he was still in high school.

Tom hâlâ lisede iken evsizler barınağında bir gönüllü olarak çalışmaya başladı.

Tom certainly isn't going to volunteer.

Tom kesinlikle gönüllü olmayacak.

Tom didn't volunteer to be a guinea pig.

Tom bir kobay olmak için gönüllü değildi.

Tom does a lot of volunteer work.

Tom çok fazla gönüllü iş yapar.

Tom does volunteer work.

Tom gönüllü olarak çalışır.

Tom doesn't have much time for volunteer work.

Tom'un gönüllü iş için fazla zamanı yok.

Have you ever done any volunteer work?

Hiç gönüllü iş yaptın mı?

Since I have no children, I have more time to spend doing volunteer work than parents do.

Hiç çocuğum olmadığından, gönüllü iş yapmak için ebeveynlerin harcadığından daha çok harcayacak zamanım var.

Few elephants would volunteer to move to Europe.

Birkaç fil Avrupa'ya taşınmak için gönüllü olurdu.

She resolved to work as a volunteer.

O, gönüllü olarak çalışmaya karar verdi.

She devoted herself to the volunteer activity.

O, gönüllü faaliyetine kendini adamış.

She is working as a volunteer interpreter at the international conference.

Uluslararası Konferansta gönüllü bir çevirmen olarak çalışıyor.

He devoted himself to the volunteer activity.

Kendini gönüllü çalışmaya adadı.

I have a friend who works as a volunteer.

Bir gönüllü olarak çalışan bir arkadaşım var.