Translation meaning & definition of the word "volatile" into Turkish language
Türk diline "uçucu" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Volatile
[Uçucu]/vɑlətəl/
noun
1. A volatile substance
- A substance that changes readily from solid or liquid to a vapor
- "It was heated to evaporate the volatiles"
- synonym:
- volatile
1. Uçucu bir madde
- Katı veya sıvıdan buhara kolayca değişen bir madde
- "Uçucu maddeleri buharlaştırmak için ısıtıldı"
- eşanlamlı:
- uçucu
adjective
1. Evaporating readily at normal temperatures and pressures
- "Volatile oils"
- "Volatile solvents"
- synonym:
- volatile
1. Normal sıcaklık ve basınçlarda kolayca buharlaşır
- "Uçucu yağlar"
- "Uçucu çözücüler"
- eşanlamlı:
- uçucu
2. Liable to lead to sudden change or violence
- "An explosive issue"
- "A volatile situation with troops and rioters eager for a confrontation"
- synonym:
- explosive ,
- volatile
2. Ani değişim veya şiddete yol açabilir
- "Patlayıcı bir sorun"
- "Bir çatışma için istekli birlikler ve isyancılar ile değişken bir durum"
- eşanlamlı:
- patlayıcı ,
- uçucu
3. Marked by erratic changeableness in affections or attachments
- "Fickle friends"
- "A flirt's volatile affections"
- synonym:
- fickle ,
- volatile
3. Sevgi veya eklerde düzensiz değişkenlik ile işaretlenir
- "Tekrar arkadaşlar"
- "Bir flörtün uçucu duyguları"
- eşanlamlı:
- dönek ,
- uçucu
4. Tending to vary often or widely
- "Volatile stocks"
- "Volatile emotions"
- synonym:
- volatile
4. Sık veya geniş ölçüde değişme eğilimi
- "Uçucu stoklar"
- "Uçucu duygular"
- eşanlamlı:
- uçucu
Examples of using
Reputations are volatile. Loyalties are fickle. Management teams are increasingly disconnected from their staff.
Şöhretler gelip geçici. Sadakatler değişken. Yönetim ekipleri gittikçe elemanlarından daha kopuk.