Translation meaning & definition of the word "void" into Turkish language
Türk diline "void" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Void
[Boş]/vɔɪd/
noun
1. The state of nonexistence
- synonym:
- nothingness ,
- void ,
- nullity ,
- nihility
1. Yokluk durumu
- eşanlamlı:
- hiçlik ,
- boş ,
- nihilite
2. An empty area or space
- "The huge desert voids"
- "The emptiness of outer space"
- "Without their support he'll be ruling in a vacuum"
- synonym:
- void ,
- vacancy ,
- emptiness ,
- vacuum
2. Boş bir alan veya boşluk
- "Büyük çöl boşlukları"
- "Uzayın boşluğu"
- "Onların desteği olmadan boşlukta hükmedecek"
- eşanlamlı:
- boş ,
- boşluk ,
- vakum
verb
1. Declare invalid
- "The contract was annulled"
- "Void a plea"
- synonym:
- invalidate ,
- annul ,
- quash ,
- void ,
- avoid ,
- nullify
1. Geçersiz saymak
- "Sözleşme iptal edildi"
- "Talepten kaçın"
- eşanlamlı:
- geçersiz kılmak ,
- iptal etmek ,
- bozmak ,
- boş ,
- kaçınmak
2. Clear (a room, house, place) of occupants or empty or clear (a place or receptacle) of something
- "The chemist voided the glass bottle"
- "The concert hall was voided of the audience"
- synonym:
- void
2. Yolcuların temizlenmesi (bir oda, ev, yer) veya bir şeyin boş veya açık (bir yer veya hazne)
- "Kimyager cam şişeyi voyalamış"
- "Konser salonu seyirciler tarafından geçersiz kılındı"
- eşanlamlı:
- boş
3. Take away the legal force of or render ineffective
- "Invalidate a contract"
- synonym:
- invalidate ,
- void ,
- vitiate
3. Yasal gücü elinizden alın veya etkisiz hale getirin
- "Bir sözleşmeyi geçersiz kıl"
- eşanlamlı:
- geçersiz kılmak ,
- boş ,
- bozmak
4. Excrete or discharge from the body
- synonym:
- evacuate ,
- void ,
- empty
4. Vücuttan atılır veya boşaltılır
- eşanlamlı:
- tahliye etmek ,
- boş
adjective
1. Lacking any legal or binding force
- "Null and void"
- synonym:
- null ,
- void
1. Herhangi bir yasal veya bağlayıcı gücü olmayan
- "Boş ve boş"
- eşanlamlı:
- sıfır ,
- boş
2. Containing nothing
- "The earth was without form, and void"
- synonym:
- void
2. Hiçbir şey içermeyen
- "Dünya biçimsiz ve boşluksuzdu"
- eşanlamlı:
- boş
Examples of using
Her words were wholly void of meaning.
Onun sözleri tamamen anlamsızdı.