Examples of using
There are two cows in the village.
Köyde iki inek var.
How many cows are there in the village?
Köyde kaç inek var?
There is a cow in the village.
Köyde bir inek var.
they walked along the road together until they reached the village , but then their paths diverged
köye ulaşıncaya dek beraber yuruduler fakat sonra yolları ayrıldı
Tom is so old that even the oldest in the village first knew him as an old man.
Tom öylesine yaşlıydı ki köydeki en yaşlı bile önceleri onu yaşlı bir adam olarak biliyordu.
I visited the village he was born in.
Doğduğu köyü ziyaret ettim.
Our school is in this village.
Okulumuz bu köyde.
How restful it is to sleep under the shadow of a willow in an Anatolian village in summertime.
Bir Anadolu köyünde yazın söğüt gölgesinin altında uyumak ne kadar huzur vericidir.
It seemed that no one was in the village.
Köyde kimse yok gibi görünüyordu.
A pretty girl lived in that village.
Bu köyde güzelı bir kız yaşadı.
I wanted to return to your village.
Köyüne dönmek istedim.
He lives in a house far from the village.
Köyden uzak bir evde yaşıyor.
People in the village still talked about the horrible way Tom had died.
Köydeki insanlar hâlâ Tom'un öldüğü korkunç şekilden bahsediyorlardı.
In my village, there is a small, narrow footbridge over a brook.
Benim köyümde, bir dere üzerinde küçük, dar bir yaya köprüsü vardır.
There were once poor farmers in that village.
Bir zamanlar o köyde fakir çiftçiler vardı.
In another time, there were poor farmers in that village.
Bir zamanlar, o köyde fakir çiftçiler vardı.
Tom believed that the people in that small village were cannibals.
Tom o küçük köydeki insanların yamyam olduklarına inanıyor.
Tom comes from a small village up north.
Tom kuzeyde küçük bir köyden geliyor.
The soldiers stopped at every farm and village.
Askerler her köy ve çiftlikte durdu.
I ate potato flavoured village bread in my hometown, Bolu.
Memleketim Bolu'da patatesli köy ekmeği yedim.