Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "vertical" into Turkish language

Türk diline "dikey" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Vertical

[Dikey]
/vərtɪkəl/

noun

1. Something that is oriented vertically

    synonym:
  • vertical

1. Dikey olarak yönlendirilmiş bir şey

    eşanlamlı:
  • dikey

2. A vertical structural member as a post or stake

  • "The ball sailed between the uprights"
    synonym:
  • upright
  • ,
  • vertical

2. Bir post veya bahis olarak dikey yapısal bir üye

  • "Top dikmeler arasında gidip geldi"
    eşanlamlı:
  • dik
  • ,
  • dikey

adjective

1. At right angles to the plane of the horizon or a base line

  • "A vertical camera angle"
  • "The monument consists of two vertical pillars supporting a horizontal slab"
  • "Measure the perpendicular height"
    synonym:
  • vertical
  • ,
  • perpendicular

1. Ufuk düzlemine veya bir taban çizgisine dik açılarda

  • "Dikey kamera açısı"
  • "Anit, yatay bir levhayı destekleyen iki dikey direkten oluşur"
  • "Dik yüksekliği ölçün"
    eşanlamlı:
  • dikey

2. Relating to or involving all stages of a business from production to distribution

    synonym:
  • vertical

2. Bir işletmenin üretimden dağıtıma kadar tüm aşamalarıyla ilgili veya bunlarla ilgili olarak

    eşanlamlı:
  • dikey

3. Upright in position or posture

  • "An erect stature"
  • "Erect flower stalks"
  • "For a dog, an erect tail indicates aggression"
  • "A column still vertical amid the ruins"
  • "He sat bolt upright"
    synonym:
  • erect
  • ,
  • vertical
  • ,
  • upright

3. Dik pozisyonda veya duruşta

  • "Dik bir boy"
  • "Dik çiçek sapları"
  • "Bir köpek için, dik bir kuyruk saldırganlığı gösterir"
  • "Kalıntıların ortasında hala dikey bir sütun"
  • "Cıvata dik oturdu"
    eşanlamlı:
  • dikleşmek
  • ,
  • dikey
  • ,
  • dik

4. Of or relating to different levels in a hierarchy (as levels of social class or income group)

  • "Vertical social mobility"
    synonym:
  • vertical

4. Bir hiyerarşideki farklı seviyelerin (sosyal sınıf veya gelir grubu seviyeleri olarak)

  • "Dikey sosyal hareketlilik"
    eşanlamlı:
  • dikey

Examples of using

He drew some vertical lines on the paper.
Kağıt üzerinde bazı dikey çizgiler çizdi.
"Keep away from the vertical cliff!" she shouted.
" Dikey kayalıklardan uzak durun!" o bağırdı.
The cliff is almost vertical.
Uçurum neredeyse diktir.