Translation meaning & definition of the word "upright" into Turkish language
Türk diline "dik" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Upright
[Dik]/əpraɪt/
noun
1. A vertical structural member as a post or stake
- "The ball sailed between the uprights"
- synonym:
- upright ,
- vertical
1. Bir post veya bahis olarak dikey yapısal bir üye
- "Top dikmeler arasında gidip geldi"
- eşanlamlı:
- dik ,
- dikey
2. A piano with a vertical sounding board
- synonym:
- upright ,
- upright piano
2. Dikey sondaj tahtası olan bir piyano
- eşanlamlı:
- dik ,
- dik piyano
adjective
1. In a vertical position
- Not sloping
- "An upright post"
- synonym:
- upright ,
- unsloped
1. Dikey bir konumda
- Eğimli değil
- "Dik bir direk"
- eşanlamlı:
- dik ,
- katışıksız
2. Of moral excellence
- "A genuinely good person"
- "A just cause"
- "An upright and respectable man"
- synonym:
- good ,
- just ,
- upright
2. Ahlaki mükemmeliyet hakkında
- "Gerçekten iyi bir insan"
- "Sadece bir neden"
- "Dikkatli ve saygın bir adam"
- eşanlamlı:
- iyi ,
- az önce ,
- dik
3. Upright in position or posture
- "An erect stature"
- "Erect flower stalks"
- "For a dog, an erect tail indicates aggression"
- "A column still vertical amid the ruins"
- "He sat bolt upright"
- synonym:
- erect ,
- vertical ,
- upright
3. Dik pozisyonda veya duruşta
- "Dik bir boy"
- "Dik çiçek sapları"
- "Bir köpek için, dik bir kuyruk saldırganlığı gösterir"
- "Kalıntıların ortasında hala dikey bir sütun"
- "Cıvata dik oturdu"
- eşanlamlı:
- dikleşmek ,
- dikey ,
- dik
Examples of using
The soul of commerce is upright dealing.
Ticaretin ruhu dürüst iş yapmaktır.