Tom knew that Mary wouldn't give up.
Tom Mary'nin pes etmeyeceğini biliyordu.
Help me up.
Yukarı çıkmama yardım et.
I should've just shut up.
çenemi kapatmalıydım.
I got up early this morning to go fishing.
Bu sabah balık tutmaya gitmek için erken kalktım.
Jay picked up the old scissors.
Jay eski makası aldı.
I usually get up at eight o'clock.
Genelde saat sekizde kalkarım.
The atmosphere is made up of oxygen.
Atmosfer oksijenden oluşur.
What time will the bus pick us up?
Otobüs bizi saat kaçta alacak?
I hope it will clear up soon.
Umarım yakında düzelir.
The accident held up traffic.
Kaza trafiği durdurdu.
I got up about five.
Beş kadar kalktım.
I got up about five.
Beş kadar kalktım.
That company just put up a web page.
O şirket az önce bir web sayfası açtı.
She is certain to turn up.
Geleceği kesin.
A lot of people look up to you. Don't let them down.
Bir sürü insan sana saygı duyuyor. Onları yüzüstü bırakma.
Bob often tries to give up smoking.
Bob sık sık sigarayı bırakmaya çalışır.
We put up the flags on national holidays.
Bayrakları ulusal bayramlarda astık.
We're saving up to build a new house.
Yeni bir ev inşa etmek için para biriktiriyoruz.
I have given up smoking for good and all.
Sigarayı temelli bıraktım falan.
I caught up with them soon.
Yakında onlara yetiştim.
For free English to Turkish translation, utilize the Lingvanex translation apps.
We apply ultimate machine translation technology and artificial intelligence to offer a free Turkish-English online text translator.