Translation meaning & definition of the word "unusual" into Turkish language
Türk diline "alışılmadık" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Unusual
[Olağandışı]/ənjuʒuəl/
adjective
1. Not usual or common or ordinary
- "A scene of unusual beauty"
- "A man of unusual ability"
- "Cruel and unusual punishment"
- "An unusual meteorite"
- synonym:
- unusual
1. Sıradan, sıradan ya da sıradan değil
- "Olağandışı güzellikte bir sahne"
- "Alışılmadık yeteneğe sahip bir adam"
- "Zalim ve sıradışı ceza"
- "Alışılmadık bir göktaşı"
- eşanlamlı:
- olağandışı
2. Being definitely out of the ordinary and unexpected
- Slightly odd or even a bit weird
- "A strange exaltation that was indefinable"
- "A strange fantastical mind"
- "What a strange sense of humor she has"
- synonym:
- strange ,
- unusual
2. Kesinlikle sıra dışı ve beklenmedik bir şekilde
- Biraz garip hatta biraz garip
- "Seçilmez olan garip bir yüceltme"
- "Tuhaf fantastik bir zihin"
- "Ne garip bir mizah anlayışı var"
- eşanlamlı:
- garip ,
- olağandışı
3. Not commonly encountered
- "Two-career families are no longer unusual"
- synonym:
- unusual
3. Yaygın olarak karşılaşılmaz
- "İki kariyer ailesi artık sıra dışı değil"
- eşanlamlı:
- olağandışı
Examples of using
It's unusual for Tom to be here so early.
Tom'un bu kadar erken burada olması alışılmadık.
Phone robbery thwarted in unusual manner.
Telefon soygunu olağanüstü bir biçimde engellendi.
Phone robbery thwarted in unusual manner.
Telefon soygunu alışılmadık bir şekilde engellendi.