Translation meaning & definition of the word "unsure" into Turkish language
Türk diline "teminsiz" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Unsure
[Emin olmayan]/ənʃʊr/
adjective
1. Lacking self-confidence
- "Stood in the doorway diffident and abashed"
- "Problems that call for bold not timid responses"
- "A very unsure young man"
- synonym:
- diffident ,
- shy ,
- timid ,
- unsure
1. Kendine güvensizlik
- "Kapı yolunda dağınık ve ezik bir şekilde dayandı"
- "Kalın değil çekingen yanıtlar gerektiren sorunlar"
- "Çok emin olmayan bir genç adam"
- eşanlamlı:
- utangaç ,
- emin olmayan
2. Lacking or indicating lack of confidence or assurance
- "Uncertain of his convictions"
- "Unsure of himself and his future"
- "Moving with uncertain (or unsure) steps"
- "An uncertain smile"
- "Touched the ornaments with uncertain fingers"
- synonym:
- uncertain ,
- unsure ,
- incertain
2. Güven veya güvence eksikliği eksikliği veya belirtme
- "Kavramlarından emin değil"
- "Kendinden ve geleceğinden emin değil"
- "Belirsiz (veya emin olmayan) adımlarla hareket etmek"
- "Belirsiz bir gülümseme"
- "Süslere belirsiz parmaklarla dokundu"
- eşanlamlı:
- belirsiz ,
- emin olmayan ,
- kazımak
Examples of using
You look unsure.
Riskli görünüyorsun.
Tom seems unsure.
Tom şüpheli görünüyor.
Tom looks unsure.
Tom emin değil görünüyor.