Translation meaning & definition of the word "unite" into Turkish language
Türk diline "birim" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Unite
[Birleştirmek]/junaɪt/
verb
1. Act in concert or unite in a common purpose or belief
- synonym:
- unite ,
- unify
1. Birlikte hareket edin veya ortak bir amaç veya inançta birleşin
- eşanlamlı:
- birleşmek ,
- birleştirmek
2. Become one
- "Germany unified officially in 1990"
- "The cells merge"
- synonym:
- unify ,
- unite ,
- merge
2. Biri olmak
- "Almanya 1990 yılında resmen birleşti"
- "Hücreler birleşiyor"
- eşanlamlı:
- birleştirmek ,
- birleşmek
3. Have or possess in combination
- "She unites charm with a good business sense"
- synonym:
- unite ,
- combine
3. Kombinasyon halinde sahip olmak veya sahip olmak
- "Cazibeyi iyi bir iş anlayışıyla birleştiriyor"
- eşanlamlı:
- birleşmek ,
- birleştirmek
4. Be or become joined or united or linked
- "The two streets connect to become a highway"
- "Our paths joined"
- "The travelers linked up again at the airport"
- synonym:
- connect ,
- link ,
- link up ,
- join ,
- unite
4. Birleşmek veya birleşmek veya bağlantı kurmak
- "İki sokak bir otoyol olmak için bağlanır"
- "Yollarımız katıldı"
- "Gezginler havaalanında tekrar bağlantı kurdu"
- eşanlamlı:
- bağlamak ,
- bağlantı ,
- bağlantı kurmak ,
- katılmak ,
- birleşmek
5. Bring together for a common purpose or action or ideology or in a shared situation
- "The democratic patry platform united several splinter groups"
- synonym:
- unite ,
- unify
5. Ortak bir amaç veya eylem veya ideoloji için veya ortak bir durumda bir araya getirin
- "Demokratik patry platformu birkaç kıymık grubunu birleştirdi"
- eşanlamlı:
- birleşmek ,
- birleştirmek
6. Join or combine
- "We merged our resources"
- synonym:
- unite ,
- unify ,
- merge
6. Birleştirin veya birleştirin
- "Kaynaklarımızı birleştirdik"
- eşanlamlı:
- birleşmek ,
- birleştirmek
Examples of using
In the sixteenth century Ottoman Turks attempted to construct a canal in Egypt to unite Mediterranean Sea and Red Sea.
On altıncı yüzyılda Osmanlı Türkleri Akdeniz ve Kızıldeniz'i birleştirmek için Mısır'da bir kanal inşa etmeye teşebbüs ettiler.
Tom wanted to unite not divide.
Tom bölmek değil birleştirmek istedi.
They also helped unite the country.
Ayrıca ülkeyi birleştirmeye yardım ettiler.