Translation meaning & definition of the word "union" into Turkish language
Türk diline "birlik" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Union
[Birlik]noun
1. An organization of employees formed to bargain with the employer
- "You have to join the union in order to get a job"
- synonym:
- union ,
- labor union ,
- trade union ,
- trades union ,
- brotherhood
1. İşverenle pazarlık etmek için kurulan bir çalışan organizasyonu
- "İş bulmak için sendikaya katılmalısın"
- eşanlamlı:
- birlik ,
- işçi sendikası ,
- sendika ,
- kardeşlik
2. The united states (especially the northern states during the american civil war)
- "He has visited every state in the union"
- "Lee hoped to detach maryland from the union"
- "The north's superior resources turned the scale"
- synonym:
- Union ,
- North
2. Amerika birleşik devletleri (özellikle amerikan i̇ç savaşı sırasında kuzey eyaletleri)
- "Birlikteki her devleti ziyaret etti"
- "Lee, maryland'i birlik'ten ayırmayı umuyordu"
- "Kuzey'in üstün kaynakları ölçeği değiştirdi"
- eşanlamlı:
- Birlik ,
- Kuzey
3. The act of pairing a male and female for reproductive purposes
- "The casual couplings of adolescents"
- "The mating of some species occurs only in the spring"
- synonym:
- coupling ,
- mating ,
- pairing ,
- conjugation ,
- union ,
- sexual union
3. Bir erkek ve dişiyi üreme amacıyla eşleştirme eylemi
- "Ergenlerin gündelik bağlantıları"
- "Bazı türlerin çiftleşmesi sadece ilkbaharda gerçekleşir"
- eşanlamlı:
- bağlama ,
- çiftleşme ,
- birleşme ,
- birlik ,
- cinsel birleşme
4. The state of being joined or united or linked
- "There is strength in union"
- synonym:
- union ,
- unification
4. Birleştirilme, birleştirilme veya bağlanma durumu
- "Birlikte güç var"
- eşanlamlı:
- birlik ,
- birleşme
5. The state of being a married couple voluntarily joined for life (or until divorce)
- "A long and happy marriage"
- "God bless this union"
- synonym:
- marriage ,
- matrimony ,
- union ,
- spousal relationship ,
- wedlock
5. Evli bir çift olma durumu gönüllü olarak ömür boyu (veya boşanana kadar) katıldı
- "Uzun ve mutlu bir evlilik"
- "Tanrı bu birliği korusun"
- eşanlamlı:
- evlilik ,
- birlik ,
- evlilik ilişkisi
6. Healing process involving the growing together of the edges of a wound or the growing together of broken bones
- synonym:
- union ,
- conglutination
6. Bir yaranın kenarlarının birlikte büyümesini veya kırık kemiklerin birlikte büyümesini içeren iyileşme süreci
- eşanlamlı:
- birlik ,
- kaynama
7. A political unit formed from previously independent people or organizations
- "The soviet union"
- synonym:
- union
7. Daha önce bağımsız olan kişi veya kuruluşlardan oluşan bir siyasi birim
- "Sovyetler birliği" olarak"
- eşanlamlı:
- birlik
8. A set containing all and only the members of two or more given sets
- "Let c be the union of the sets a and b"
- synonym:
- union ,
- sum ,
- join
8. Verilen iki veya daha fazla kümenin tümünü ve yalnızca üyelerini içeren bir küme
- "C a ve b kümelerinin birleşimi olsun"
- eşanlamlı:
- birlik ,
- toplam ,
- katılmak
9. The occurrence of a uniting of separate parts
- "Lightning produced an unusual union of the metals"
- synonym:
- union
9. Ayrı parçaların birleşmesi meydana gelir
- "Yıldırım metallerin alışılmadık bir birleşimini üretti"
- eşanlamlı:
- birlik
10. A device on a national flag emblematic of the union of two or more sovereignties (typically in the upper inner corner)
- synonym:
- union
10. İki veya daha fazla egemenliğin birliğini simgeleyen ulusal bayraktaki bir cihaz (tipik olarak üst iç köşede)
- eşanlamlı:
- birlik
11. The act of making or becoming a single unit
- "The union of opposing factions"
- "He looked forward to the unification of his family for the holidays"
- synonym:
- union ,
- unification ,
- uniting ,
- conjugation ,
- jointure
11. Tek bir birim yapma veya olma eylemi
- "Karşıt hiziplerin birliği"
- "Tatiller için ailesinin birleşmesini dört gözle bekledi"
- eşanlamlı:
- birlik ,
- birleşme ,
- birleştiren
adjective
1. Being of or having to do with the northern united states and those loyal to the union during the american civil war
- "Union soldiers"
- "Federal forces"
- "A federal infantryman"
- synonym:
- Union ,
- Federal
1. Amerikan i̇ç savaşı sırasında kuzey amerika birleşik devletleri ve birliğe sadık olanlar ile ilgili olmak veya bunlarla ilgili olmak
- "Birlik askerleri"
- "Federal güçler"
- "Bir federal piyade"
- eşanlamlı:
- Birlik ,
- Federal
2. Of trade unions
- "The union movement"
- "Union negotiations"
- "A union-shop clause in the contract"
- synonym:
- union
2. Sendikalar hakkında
- "Sendikalar hareketi"
- "Sendika müzakereleri"
- "Sözleşmede sendika dükkan maddesi"
- eşanlamlı:
- birlik