Translation meaning & definition of the word "understood" into Turkish language

adjective

1. Fully apprehended as to purport or meaning or explanation

• "The understood conditions of troop withdrawal were clear"

synonym:
• understood

1. İfade, anlam veya açıklama olarak tamamen anlaşıldı

• "Birlik çekilmesinin anlaşılan koşulları açıktı"

eşanlamlı:
• anladım

2. Implied by or inferred from actions or statements

• "Gave silent consent"

• "A tacit agreement"

• "The understood provisos of a custody agreement"

synonym:
• silent
,
• tacit
,
• understood

2. Eylemler veya ifadeler tarafından ima veya çıkarım

• "Sessiz rıza gösterdi"

• "Taklit anlaşması"

• "Bir velayet anlaşmasının anlaşılmış provizoları"

eşanlamlı:
• sessiz
,
• anladım

Examples of using

Tom is the only one who ever really understood me.

Tom şu ana kadar beni gerçekten anlayan tek kişidir.

Tom could hardly make himself understood in French.

Tom Fransızca olarak güçlükle meramını anlatabildi.

Tom and Mary had trouble making themselves understood in French.

Tom ve Mary'nin kendilerini Fransızca olarak ifade etme sorubları vardı.

Tom and Mary couldn't make themselves understood in French.

Tom ve Mary Fransızca olarak kendilerini ifade edemediler.

Tom and Mary could make themselves understood in French.

Tom ve Mary Fransızca olarak kendilerini ifade edebildiler.

If Tom had understood French, he would've known what was going on.

Tom Fransızca anlasaydı ne olduğunu bilirdi.

If I could have understood what Tom meant, I wouldn't have made this mistake.

Tom'un ne demek istediğini anlayabilseydim bu hatayı yapmazdım.

I couldn't make myself understood in French.

Derdimi Fransızca anlatamadım.

Can you make yourselves understood in French?

Derdini Fransızca anlatabilir misin?

I managed to make myself understood in French.

Derdimi Fransızca ifade edebildim.

I'm afraid I can't make myself understood in French.

Maalesef kendimi Fransızca ifade edemiyorum.

I still have difficulty in making myself understood in French.

Kendimi Fransızca ifade etmede hâlâ zorlanıyorum.

I think Tom understood that.

Sanırım Tom onu anladı.

I don't think Tom understood.

Tom'un anladığını sanmıyorum.

I assumed Tom understood what we were talking about.

Ne hakkında konuştuğumuzu Tom'un anladığını sanıyordum.

I assumed Tom understood French.

Tom'un Fransızcayı anladığını sanıyordum

I asked Tom if he understood.

Tom'a anlayıp anlamadığını sordum.

I've never understood Tom.

Tom'u hiç anlamadım.

No one understood.

Kimse anlamadı.

Is that understood?

O anlaşıldı mı?