Translation meaning & definition of the word "under" into Turkish language

adjective

1. Located below or beneath something else

• "Nether garments"

• "The under parts of a machine"

synonym:
• nether
,
• under

1. Başka bir şeyin altında veya altında

• "Nether giysileri"

• "Bir makinenin alt kısımları"

eşanlamlı:
• alttaki
,
• altında

2. Lower in rank, power, or authority

• "An under secretary"

synonym:
• under(a)

2. Rütbe, güç veya otorite bakımından daha düşük

• "Sekreter altında"

eşanlamlı:
• altında(a)

adverb

1. Down to defeat, death, or ruin

• "Their competitors went under"

synonym:
• under

1. Yenilgi, ölüm veya yıkıma

• "Rakipleri battı"

eşanlamlı:
• altında

2. Through a range downward

• "Children six and under will be admitted free"

synonym:
• under

2. Aşağı doğru bir aralıkta

• "Altı yaş ve altı çocuklar ücretsiz kabul edilecektir"

eşanlamlı:
• altında

3. Into unconsciousness

• "This will put the patient under"

synonym:
• under

3. Bilinçsizliğe

• "Bu hastayı altına sokar"

eşanlamlı:
• altında

4. In or into a state of subordination or subjugation

• "We must keep our disappointment under"

synonym:
• under

4. Bir tabiiyet veya boyun eğme durumunda veya içine

• "Hayal kırıklığımızı altında tutmalıyız"

eşanlamlı:
• altında

5. Below some quantity or limit

• "Fifty dollars or under"

synonym:
• under

5. Bir miktar veya limitin altında

• "Beş dolar veya altında"

eşanlamlı:
• altında

6. Below the horizon

• "The sun went under"

synonym:
• under

6. Ufkun altında

• "Güneş battı"

eşanlamlı:
• altında

7. Down below

• "Get under quickly!"

synonym:
• under

7. Aşağıya

• "Hızla altına gir!"

eşanlamlı:
• altında

8. Further down

• "See under for further discussion"

synonym:
• under
,
• below

8. Daha aşağıya

• "Daha fazla tartışma için bakınız"

eşanlamlı:
• altında
,
• aşağıda

Examples of using

Tom found an empty pill bottle under the bed.

Tom yatağın altında boş bir hap şişesi buldu.

Tom can't be under thirty.

Tom otuzun altında olamaz.

There are a lot of gifts under the Christmas tree.

Noel ağacının altında bir sürü hediyeler var.

Tom sat under a tree, strumming his ukulele.

Tom gitar tıngırdatırken bir ağacın altında oturdu.

Tom sat under a tree, sketching something in his notebook.

Tom defterinde bir şeyin taslağını yaparken bir ağacın altında oturdu.

Under the Tatoeba guidelines, it is recommended that members only add sentences in their native language and/or translate from a language they can understand into their native language. The reason for this is that it is much easier to form natural-sounding sentences in one's native language. When we write in a language other than our native language, it is very easy to produce sentences that sound strange. Please make sure you only translate the sentence if you are sure you know what it means.

Tatoeba ilkeleri altında, üyelerin sadece kendi anadillerinde cümleler eklemeleri ve/veya anlayabilecekleri bir dilden anadillerine tercüme yapmaları önerilir. Bunun sebebi de kişinin, anadilinde doğal olan cümle kurmasının çok daha kolay olmasıdır. Anadilimiz dışında bir dilde yazdığımızda ise kulağa tuhaf gelen cümleler oluşturmamız çok kolaydır. Lütfen cümleyi sadece ne anlama geldiğini bildiğinizden eminken tercüme ettiğinizden emin olunuz.

We slept under the stars.

Yıldızların altında uyuduk.

They slept under the stars.

Yıldızların altında uyudular.

My brothers are under the tree.

Erkek kardeşlerim ağacın altındadırlar.

It's under the bed.

Yatağın altında.

The cat is under the table.

Kedi masanın altında.

The teapot is under the table.

Çaydanlık masanın altındadır.

The whole town was under water.

Bütün kasaba sular altındaydı.

I think you should check under the couch.

Kanapenin altını kontrol etmen gerektiğini düşünüyorum.

I think you should check under the bed.

Bence yatağın altını kontrol etmelisin.

I don't want to work under these conditions.

Bu şartlar altında çalışmak istemiyorum.

Tom put his pistol under the pillow.

Tom tabancasını yastığın altına koydu.

I think everything is under control.

Sanırım her şey kontrol altında.

I think everything is under control now.

Sanırım şimdi her şey kontrol altında.

I think everything here is under control.

Sanırım buradaki her şey kontrol altında.