Translation meaning & definition of the word "uncommon" into Turkish language
Türk diline "ortak" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Uncommon
[Olağandışı]/ənkɑmən/
adjective
1. Not common or ordinarily encountered
- Unusually great in amount or remarkable in character or kind
- "Uncommon birds"
- "Frost and floods are uncommon during these months"
- "Doing an uncommon amount of business"
- "An uncommon liking for money"
- "He owed his greatest debt to his mother's uncommon character and ability"
- synonym:
- uncommon
1. Yaygın veya normal olarak karşılaşılmaz
- Alışılmadık derecede büyük miktarda veya karakter veya tür olarak dikkat çekici
- "Ortak kuşlar"
- "Don ve seller bu aylarda nadirdir"
- "Yaygın olmayan miktarda iş yapmak"
- "Para için alışılmadık bir beğeni"
- "En büyük borcunu annesinin nadir karakterine ve yeteneğine borçluydu"
- eşanlamlı:
- olağandışı
2. Marked by an uncommon quality
- Especially superlative or extreme of its kind
- "What is so rare as a day in june"-j.r.lowell
- "A rare skill"
- "An uncommon sense of humor"
- "She was kind to an uncommon degree"
- synonym:
- rare ,
- uncommon
2. Nadir bir kalite ile işaretlenmiştir
- Özellikle üstün veya türünün aşırı
- "Haziran'da bir gün kadar nadir olan şey"-j.r.lowell
- "Nadir bir yetenek"
- "Sıradışı bir mizah anlayışı"
- "Yaygın olmayan derecede nazikti"
- eşanlamlı:
- nadir ,
- olağandışı
Examples of using
That's not uncommon.
Bu sıra dışı değil.
Is that uncommon?
O nadir mi?
The only remaining region in the world where obesity is uncommon is sub-Saharan Africa.
Dünyada şişmanlığın nadir olduğu tek bölge Afrika'da Sahra çölünün güney kısmıdır.