Translation meaning & definition of the word "traverse" into Turkish language
Türk diline "gezgin" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Traverse
[Travers]/trævərs/
noun
1. A horizontal beam that extends across something
- synonym:
- trave ,
- traverse ,
- crossbeam ,
- crosspiece
1. Bir şey boyunca uzanan yatay bir ışın
- eşanlamlı:
- trave nehri ,
- travers ,
- çapraz kiriş ,
- crosspiece
2. A horizontal crosspiece across a window or separating a door from a window over it
- synonym:
- transom ,
- traverse
2. Bir pencereden yatay bir çapraz parça veya bir pencereden bir kapıyı ayırarak
- eşanlamlı:
- travers
3. Taking a zigzag path on skis
- synonym:
- traversal ,
- traverse
3. Kayaklarda zikzak yolu almak
- eşanlamlı:
- yanlamasına ,
- travers
4. Travel across
- synonym:
- traversal ,
- traverse
4. Karşıya geçmek
- eşanlamlı:
- yanlamasına ,
- travers
verb
1. Travel across or pass over
- "The caravan covered almost 100 miles each day"
- synonym:
- traverse ,
- track ,
- cover ,
- cross ,
- pass over ,
- get over ,
- get across ,
- cut through ,
- cut across
1. Karşıya geçin veya geçin
- "Karavan her gün yaklaşık 100 mil kaplıyordu"
- eşanlamlı:
- travers ,
- takip etmek ,
- örtü ,
- çaprazlamak ,
- geçmek ,
- üstesinden gelmek ,
- zorlukla aşmak ,
- yarıp geçmek
2. To cover or extend over an area or time period
- "Rivers traverse the valley floor", "the parking lot spans 3 acres"
- "The novel spans three centuries"
- synonym:
- cross ,
- traverse ,
- span ,
- sweep
2. Bir alanı veya zaman periyodunu örtmek veya genişletmek için
- "Kalıcılar vadi tabanından geçiyor", "park 3 dönümlük bir alana yayılıyor"
- "Roman üç yüzyılı kapsıyor"
- eşanlamlı:
- çaprazlamak ,
- travers ,
- uzatmak ,
- süpürmek
3. Deny formally (an allegation of fact by the opposing party) in a legal suit
- synonym:
- traverse ,
- deny
3. Resmi olarak (karşı tarafça bir gerçek iddiası) yasal bir davada inkar etmek
- eşanlamlı:
- travers ,
- reddetmek