Translation meaning & definition of the word "trap" into Turkish language
Türk diline "tuzak" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Trap
[Tuzak]noun
1. A device in which something (usually an animal) can be caught and penned
- synonym:
- trap
1. Bir şeyin (genellikle bir hayvanın) yakalanabileceği ve kaleme alınabileceği bir cihaz
- eşanlamlı:
- tuzak
2. Drain consisting of a u-shaped section of drainpipe that holds liquid and so prevents a return flow of sewer gas
- synonym:
- trap
2. Sıvı tutan ve böylece kanalizasyon gazının geri akışını engelleyen u şeklindeki bir drenaj borusunun bölümünden oluşan drenaj
- eşanlamlı:
- tuzak
3. Something (often something deceptively attractive) that catches you unawares
- "The exam was full of trap questions"
- "It was all a snare and delusion"
- synonym:
- trap ,
- snare
3. Sizi farkında olmadan yakalayan bir şey (genellikle aldatıcı derecede çekici bir şey)
- "Sınav tuzak sorularıyla doluydu"
- "Hepsi bir tuzak ve yanılsamaydı"
- eşanlamlı:
- tuzak
4. A device to hurl clay pigeons into the air for trapshooters
- synonym:
- trap
4. Tuzakçılar için kil güvercinleri havaya fırlatmak için bir cihaz
- eşanlamlı:
- tuzak
5. The act of concealing yourself and lying in wait to attack by surprise
- synonym:
- ambush ,
- ambuscade ,
- lying in wait ,
- trap
5. Kendinizi gizleme ve yalan söyleme eylemi sürpriz bir şekilde saldırmak için beklemek
- eşanlamlı:
- tuzak ,
- beklemede yatarken
6. Informal terms for the mouth
- synonym:
- trap ,
- cakehole ,
- hole ,
- maw ,
- yap ,
- gob
6. Ağız için gayri resmi terimler
- eşanlamlı:
- tuzak ,
- keklik ,
- delik ,
- anne ,
- havlamak ,
- pıhtı
7. A light two-wheeled carriage
- synonym:
- trap
7. Hafif iki tekerlekli bir araba
- eşanlamlı:
- tuzak
8. A hazard on a golf course
- synonym:
- bunker ,
- sand trap ,
- trap
8. Golf sahasında bir tehlike
- eşanlamlı:
- sığınak ,
- kum tuzağı ,
- tuzak
verb
1. Place in a confining or embarrassing position
- "He was trapped in a difficult situation"
- synonym:
- trap ,
- pin down
1. Sınırlayıcı veya utanç verici bir pozisyonda yerleştirin
- "Zor bir durumda sıkışıp kaldı"
- eşanlamlı:
- tuzak ,
- iğnelemek
2. Catch in or as if in a trap
- "The men trap foxes"
- synonym:
- trap ,
- entrap ,
- snare ,
- ensnare ,
- trammel
2. Tuzağa düşmek ya da tuzak gibi
- "Adamlar tilkileri tuzağa düşürür"
- eşanlamlı:
- tuzak ,
- tuzağa düşürmek ,
- kapana kıstırmak ,
- mânia
3. Hold or catch as if in a trap
- "The gaps between the teeth trap food particles"
- synonym:
- trap
3. Tuzaktaymış gibi tutun veya yakalayın
- "Dişler arasındaki boşluklar gıda parçacıklarını yakalar"
- eşanlamlı:
- tuzak
4. To hold fast or prevent from moving
- "The child was pinned under the fallen tree"
- synonym:
- trap ,
- pin ,
- immobilize ,
- immobilise
4. Hızlı tutmak veya hareket etmeyi önlemek için
- "Çocuk düşmüş ağacın altına sıkıştı"
- eşanlamlı:
- tuzak ,
- pin pin ,
- sabitlemek