Translation meaning & definition of the word "tramp" into Turkish language
Türk diline "tramp" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Tramp
[Sürtmek]noun
1. A disreputable vagrant
- "A homeless tramp"
- "He tried to help the really down-and-out bums"
- synonym:
- tramp ,
- hobo ,
- bum
1. İtibarsız bir serseri
- "Evsiz bir serseri"
- "Gerçekten aşağı-dışarı serserilere yardım etmeye çalıştı"
- eşanlamlı:
- sürtmek ,
- serseri ,
- kıç
2. A person who engages freely in promiscuous sex
- synonym:
- swinger ,
- tramp
2. Gelişigüzel seksle özgürce uğraşan bir kişi
- eşanlamlı:
- svingci ,
- sürtmek
3. A foot traveler
- Someone who goes on an extended walk (for pleasure)
- synonym:
- hiker ,
- tramp ,
- tramper
3. Bir ayak yolcusu
- Uzun bir yürüyüşe çıkan biri (zevk için)
- eşanlamlı:
- yürüyüşçü ,
- sürtmek ,
- tramvay
4. A heavy footfall
- "The tramp of military boots"
- synonym:
- tramp
4. Ağır bir ayak sesi
- "Askeri botların sürtüğü"
- eşanlamlı:
- sürtmek
5. A commercial steamer for hire
- One having no regular schedule
- synonym:
- tramp steamer ,
- tramp
5. Kiralık ticari vapur
- Düzenli programı olmayan biri
- eşanlamlı:
- serseri vapur ,
- sürtmek
6. A long walk usually for exercise or pleasure
- "She enjoys a hike in her spare time"
- synonym:
- hike ,
- hiking ,
- tramp
6. Genellikle egzersiz veya zevk için uzun bir yürüyüş
- "Boş zamanlarında yürüyüş yapmaktan hoşlanıyor"
- eşanlamlı:
- yürüyüş ,
- sürtmek
verb
1. Travel on foot, especially on a walking expedition
- "We went tramping about the state of colorado"
- synonym:
- tramp
1. Yürüyerek seyahat edin, özellikle yürüyüş gezisinde
- "Colorado eyaleti hakkında tramping yaptık"
- eşanlamlı:
- sürtmek
2. Walk heavily and firmly, as when weary, or through mud
- "Mules plodded in a circle around a grindstone"
- synonym:
- slog ,
- footslog ,
- plod ,
- trudge ,
- pad ,
- tramp
2. Yorgunken veya çamurda olduğu gibi ağır ve sağlam bir şekilde yürüyün
- "Müller bir taş taşı etrafında bir daire içine yerleştirildi"
- eşanlamlı:
- vurmak ,
- footslog ,
- plod ,
- kandırmak ,
- ped ,
- sürtmek
3. Cross on foot
- "We had to tramp the creeks"
- synonym:
- tramp
3. Yürüyerek geçmek
- "Dağları ezmek zorunda kaldık"
- eşanlamlı:
- sürtmek
4. Move about aimlessly or without any destination, often in search of food or employment
- "The gypsies roamed the woods"
- "Roving vagabonds"
- "The wandering jew"
- "The cattle roam across the prairie"
- "The laborers drift from one town to the next"
- "They rolled from town to town"
- synonym:
- roll ,
- wander ,
- swan ,
- stray ,
- tramp ,
- roam ,
- cast ,
- ramble ,
- rove ,
- range ,
- drift ,
- vagabond
4. Amaçsızca veya herhangi bir varış noktası olmadan, genellikle yiyecek veya iş aramak için hareket edin
- "Çingeneler ormanda dolaşıyordu"
- "Çatılı serseriler"
- "Serseri yahudi" olarak"
- "Sığırlar çayır boyunca dolaşır"
- "İşçiler bir kasabadan diğerine sürüklenirler"
- "Şehirden kasabaya yuvarlandılar"
- eşanlamlı:
- rulo ,
- gezinmek ,
- kuğu ,
- sapmak ,
- sürtmek ,
- rol vermek ,
- yayılmak ,
- pul ,
- menzil ,
- sürüklemek ,
- serseri