Translation meaning & definition of the word "traffic" into Turkish language

noun

1. The aggregation of things (pedestrians or vehicles) coming and going in a particular locality during a specified period of time

synonym:
• traffic

1. Belirli bir süre boyunca belirli bir yerde gelip giden şeylerin (yaya veya taşıtların) toplanması

eşanlamlı:
• trafik

2. Buying and selling

• Especially illicit trade

synonym:
• traffic

2. Alış ve satış

• Özellikle yasadışı ticaret

eşanlamlı:
• trafik

3. The amount of activity over a communication system during a given period of time

• "Heavy traffic overloaded the trunk lines"

• "Traffic on the internet is lightest during the night"

synonym:
• traffic

3. Belirli bir süre boyunca bir iletişim sistemi üzerindeki faaliyet miktarı

• "Ağır trafik ana hatları aşırı yükledi"

• "İnternetteki trafik gece boyunca en hafiftir"

eşanlamlı:
• trafik

4. Social or verbal interchange (usually followed by `with')

synonym:
• dealings
,
• traffic

4. Sosyal veya sözlü değişim (genellikle `with' tarafından takip edilir)

eşanlamlı:
• ilişki
,
• trafik

verb

1. Deal illegally

• "Traffic drugs"

synonym:
• traffic

1. Yasadışı bir şekilde uğraşmak

• "Trafik ilaçları"

eşanlamlı:
• trafik

2. Trade or deal a commodity

• "They trafficked with us for gold"

synonym:
• traffic

2. Bir mal ticareti yapın veya ticaret yapın

• "Altın için bizimle ticaret yaptılar"

eşanlamlı:
• trafik

Examples of using

Tom got injured in a traffic accident.

Tom bir trafik kazasında yaralandı.

The traffic light doesn't work.

Trafik ışığı çalışmıyor.

I had an appointment at 2:30, but I got caught in traffic and couldn't get there in time.

2.30'da bir randevum vardı fakat trafikte sıkıştım ve oraya zamanında varamadım.

I've never had a traffic accident.

Hiç trafik kazası geçirmedim.

What I hate most about living in Istanbul is always getting stuck in traffic.

İstanbul'da yaşamakla ilgili en nefret ettiğim şey sürekli trafikte sıkışıp kalmaktır.

My father is proud of the fact that he's never been in a traffic accident.

Babam hiç trafik kazası geçirmediğinden dolayı gurur duyuyor.

My father brags about never having had a traffic accident.

Babam hiç trafik kazası geçirmediği için gururlanıyor.

The police fined the driver who didn't obey traffic rules.

Trafik kurallarına uymayan sürücüyü polis cezalandırdı.

How did the traffic accident happen?

Trafik kazası nasıl oldu?

We were caught in a traffic jam on the way.

Yolda bir trafik sıkışıklığına yakalandık.

He was involved in a traffic accident.

Bir trafik kazasına karıştı.

Dick was involved in a traffic accident.

Dick bir trafik kazasına karıştı.

Dick was in a traffic accident.

Dick bir trafik kazasına karıştı.

Dick got in a traffic accident.

Dick bir trafik kazasına karıştı.

Many people die in traffic accidents.

Trafik kazalarında birçok insan ölür.

Tom was stuck in traffic.

Tom trafikte sıkışıp kalmıştı.

Go play in traffic.

Git trafikte oyna.

Tom asked Mary about the traffic accident she was involved in when she was five years old.

Tom Mary'ye beş yaşındayken karıştığı trafik kazası hakkında soru sordu.

Tom got caught in a traffic jam.

Tom bir trafik sıkışıklığında yakalandı.

Tom got stuck in a traffic jam.

Tom bir trafik sıkışıklığında saplanıp kaldı.