Translation meaning & definition of the word "toy" into Turkish language
Türk diline "oyuncak" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Toy
[Oyuncak]noun
1. An artifact designed to be played with
- synonym:
- plaything ,
- toy
1. Oynanmak üzere tasarlanmış bir eser
- eşanlamlı:
- oyuncak
2. A nonfunctional replica of something else (frequently used as a modifier)
- "A toy stove"
- synonym:
- toy
2. Başka bir şeyin işlevsel olmayan bir kopyası (sıklıkla değiştirici olarak kullanılır)
- "Oyuncak sobası" demek"
- eşanlamlı:
- oyuncak
3. A device regarded as providing amusement
- "Private airplanes are a rich man's toy"
- synonym:
- toy
3. Eğlence sağlayan bir cihaz olarak kabul edilir
- "Özel uçaklar zengin bir adamın oyuncağıdır"
- eşanlamlı:
- oyuncak
4. A copy that reproduces a person or thing in greatly reduced size
- synonym:
- miniature ,
- toy
4. Bir kişiyi veya şeyi büyük ölçüde küçültülmüş boyutta yeniden üreten bir kopya
- eşanlamlı:
- minyatür ,
- oyuncak
5. Any of several breeds of very small dogs kept purely as pets
- synonym:
- toy dog ,
- toy
5. Çok küçük köpeklerin birkaç ırkından herhangi biri, tamamen evcil hayvan olarak tutuldu
- eşanlamlı:
- oyuncak köpek ,
- oyuncak
verb
1. Behave carelessly or indifferently
- "Play about with a young girl's affection"
- synonym:
- dally ,
- toy ,
- play ,
- flirt
1. Dikkatsizce veya kayıtsızca davranın
- "Genç bir kızın sevgisiyle oyna"
- eşanlamlı:
- oyalanmak ,
- oyuncak ,
- oynamak ,
- flört
2. Manipulate manually or in one's mind or imagination
- "She played nervously with her wedding ring"
- "Don't fiddle with the screws"
- "He played with the idea of running for the senate"
- synonym:
- toy ,
- fiddle ,
- diddle ,
- play
2. Manuel olarak veya kişinin zihninde veya hayal gücünde manipüle edin
- "Alyansıyla gergin bir şekilde oynadı"
- "Vidalarla uğraşma"
- "Senatoya aday olma fikriyle oynadı"
- eşanlamlı:
- oyuncak ,
- keman ,
- dökülme ,
- oynamak
3. Engage in an activity as if it were a game rather than take it seriously
- "They played games on their opponents"
- "Play the stock market"
- "Play with her feelings"
- "Toy with an idea"
- synonym:
- play ,
- toy
3. Ciddiye almak yerine bir oyunmuş gibi bir etkinliğe katılın
- "Karşılarında oyun oynadılar"
- "Borsa oyna" dır"
- "Duygularıyla oyna"
- "Bir fikirle oyna"
- eşanlamlı:
- oynamak ,
- oyuncak