Translation meaning & definition of the word "torn" into Turkish language

adjective

1. Having edges that are jagged from injury

synonym:
• lacerate
,
• lacerated
,
• mangled
,
• torn

1. Yaralanmadan pürüzlü kenarlara sahip olmak

eşanlamlı:
• yaralamak
,
• yarılmış
,
• bozulmuş
,
• tear

2. Disrupted by the pull of contrary forces

• "Torn between love and hate"

• "Torn by conflicting loyalties"

• "Torn by religious dissensions"

synonym:
• torn

2. Karşıt güçlerin çekilmesiyle bozuldu

• "Aşk ve nefret arasında yırtılmış"

• "Çatışan sadakatlerle yıpranmış"

• "Dinsel muhalifler tarafından parçalanmış"

eşanlamlı:
• tear

Examples of using

The cover of this book has been torn off.

Bu kitabın kapağı yırtılmış.

The house we used to live in was torn down.

Eskiden yaşadığımız ev yıkıldı.

Tom and Mary had their old house torn down.

Tom ve Mary eski evlerini yıktırdı.

It may seem like Tom has forgotten all about the matter, but deep down inside, he's still torn up about it.

Tom mesele hakkında her şeyi unutmuş gibi görünebilir fakat hâlâ gerçekten onun hakkında kendini harap ediyor.

The floor was strewn with party favors: torn noisemakers, crumpled party hats, and dirty Power Ranger plates.

Yer partiden kalanlar yüzünden dağınıktı: Yırtık gürültüyapıcılar, kırışık parti şapkaları, ve kirli Power Ranger tabakları.

There used to be a fireplace here but I guess it's been torn down.

Burada bir şömine vardı fakat sanırım o yıkıldı.

She had the book with a torn cover under her arm.

Onun kolunun altında yırtık kapaklı kitap vardı.

Her dress was torn.

Elbisesinin yırtıktı.

I had my thumbnail torn off.

Baş parmak tırnağımı kırdım.

The cabin was torn asunder by the storm.

Kabin fırtına tarafından parçalara ayrıldı.

I could not stand my house being torn down.

Evimin yıkılmasına dayanamadım.

The old houses were torn down to make room for a supermarket.

Bir süpermarkete yer açmak için eski evler yıkıldı.

Someone has torn two pages out of this book.

Birisi bu kitaptan iki sayfa yırttı.