Tom took a tiny bite of Mary's donut.
Tom Mary'nin çöreğinden küçücük bir ısırık aldı.
The last time you saw her, she was just a tiny baby.
Onu en son gördüğünde sadece küçücük bir bebekti.
The last time you saw her, she was just a tiny baby.
Onu en son gördüğünde sadece küçücük bir bebekti.
Our world is only a tiny part of the universe.
Dünyamız evrenin sadece küçücük bir parçası.
She got me a tiny toy.
Bana minik bir oyuncak aldı.
He came from a tiny mountain town.
Ufacık bir dağ kasabasından gelmiş.
The baby held out his tiny hand.
Bebek küçücük elini uzattı.
Fiber-optic cables are made up of tiny glass fibers which are as thin as human hairs.
Fiber optik kablolar insan tüyü kadar ince olan minik cam elyaflardan oluşur.
The houses and cars looked tiny from the sky.
Evler ve arabalar gökyüzünden küçücük görünüyordu.
For free English to Turkish translation, utilize the Lingvanex translation apps.
We apply ultimate machine translation technology and artificial intelligence to offer a free Turkish-English online text translator.