Translation meaning & definition of the word "tide" into Turkish language
Türk diline "gel" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Tide
[Akış]/taɪd/
noun
1. The periodic rise and fall of the sea level under the gravitational pull of the moon
- synonym:
- tide
1. Ayın çekim kuvveti altında deniz seviyesinin periyodik olarak yükselmesi ve düşmesi
- eşanlamlı:
- akış
2. Something that may increase or decrease (like the tides of the sea)
- "A rising tide of popular interest"
- synonym:
- tide
2. Artabilecek veya azalabilecek bir şey (denizin gelgitleri gibi)
- "Popüler ilginin yükselen bir gelgiti"
- eşanlamlı:
- akış
3. There are usually two high and two low tides each day
- synonym:
- tide ,
- lunar time period
3. Genellikle her gün iki yüksek ve iki düşük gelgit vardır
- eşanlamlı:
- akış ,
- ay dönemi
verb
1. Rise or move forward
- "Surging waves"
- synonym:
- tide ,
- surge
1. Yükselin veya ilerleyin
- "Kumma dalgaları"
- eşanlamlı:
- akış ,
- dalgalanma
2. Cause to float with the tide
- synonym:
- tide
2. Gelgitle yüzmek
- eşanlamlı:
- akış
3. Be carried with the tide
- synonym:
- tide
3. Akıntıya kapılmak
- eşanlamlı:
- akış
Examples of using
We can't leave our tents on the beach where they are now. If we do, they'll be under water during high tide.
Çadırlarımızı şimdi oldukları yerde sahilde bırakamayız. Eğer bırakırsak, su yükseldiğinde su altında kalacaklar.
I walked along the beach when the tide ebbed.
Gelgit çekildiği zaman plaj boyunca yürüdüm.
He tried to swim against the tide.
Akıntıya karşı yüzmeye çalıştı.