Translation meaning & definition of the word "thunder" into Turkish language
Türk diline "gök gürültüsü" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Thunder
[Gürlemek]/θəndər/
noun
1. A deep prolonged loud noise
- synonym:
- boom ,
- roar ,
- roaring ,
- thunder
1. Derin, uzun bir gürültü
- eşanlamlı:
- bom ,
- haykırmak ,
- gürleyen ,
- gürlemek
2. A booming or crashing noise caused by air expanding along the path of a bolt of lightning
- synonym:
- thunder
2. Bir yıldırım yolu boyunca genişleyen havanın neden olduğu bir patlama veya çökme gürültüsü
- eşanlamlı:
- gürlemek
3. Street names for heroin
- synonym:
- big H ,
- hell dust ,
- nose drops ,
- smack ,
- thunder ,
- skag ,
- scag
3. Eroin için sokak isimleri
- eşanlamlı:
- büyük H ,
- cehennem tozu ,
- burun damlası ,
- şapırdatmak ,
- gürlemek ,
- patırtı ,
- eroin
verb
1. Move fast, noisily, and heavily
- "The bus thundered down the road"
- synonym:
- thunder
1. Hızlı, gürültülü ve ağır hareket edin
- "Otobüs yolun aşağısında yuvarlandı"
- eşanlamlı:
- gürlemek
2. Utter words loudly and forcefully
- "`get out of here,' he roared"
- synonym:
- thunder ,
- roar
2. Yüksek sesle ve zorla sözler
- "Buradan çık, diye kükredi"
- eşanlamlı:
- gürlemek ,
- haykırmak
3. Be the case that thunder is being heard
- "Whenever it thunders, my dog crawls under the bed"
- synonym:
- thunder ,
- boom
3. Gök gürültüsünün duyulduğu durumda olun
- "Her ne zaman gümbürdüyse, köpeğim yatağın altında sürünür"
- eşanlamlı:
- gürlemek ,
- bom
4. To make or produce a loud noise
- "The river thundered below"
- "The engine roared as the driver pushed the car to full throttle"
- synonym:
- thunder
4. Yüksek ses çıkarmak veya üretmek için
- "Nehir aşağıda süzüldü"
- "Motor, sürücü arabayı tam gaza ittiğinde kükredi"
- eşanlamlı:
- gürlemek
Examples of using
I heard the thunder, but did not see the lightning.
Gök gürültüsünü duydum, fakat şimşeği görmedim.
It's so muggy; I think it will thunder in a short while.
Hava çok sıkıntılı;sanırım kısa süre içinde gök gürleyecek.
We had a lot of thunder that summer.
O yaz çok gök gürültüsü vardı.