I heard the thunder, but did not see the lightning.
Gök gürültüsünü duydum ama şimşeği görmedim.
It's so muggy; I think it will thunder in a short while.
O kadar bunaltıcı ki; sanırım kısa bir süre sonra gök gürleyecek.
We had a lot of thunder that summer.
O yaz çok gök gürültüsü yaşadık.
The animals were scared by the thunder.
Hayvanlar gök gürültüsünden korktu.
The thunder became louder.
Gök gürültüsü daha da yükseldi.
The thunder frightened the students.
Gök gürültüsü öğrencileri korkuttu.
Thunder has been explained scientifically, and people no longer believe it is a sign that the gods are angry with them, so thunder, too, is a little less frightening.
Gök gürültüsü bilimsel olarak açıklanmıştır ve insanlar artık bunun tanrıların onlara kızdığının bir işareti olduğuna inanmamaktadır, bu nedenle gök gürültüsü de biraz daha az korkutucudur.
She is frightened of thunder.
Gök gürültüsünden korkuyor.
The morning forecast predicted thunder showers later in the day.
Sabah tahmini, günün ilerleyen saatlerinde gök gürültülü sağanak yağışları öngörüyordu.
The thunder scared the children.
Gök gürültüsü çocukları korkuttu.
There was a sharp peal of thunder.
Keskin bir gök gürültüsü vardı.
We have had a lot of thunder this summer.
Bu yaz çok gök gürültüsü yaşadık.
There was thunder and lightning last night.
Dün gece gök gürültüsü ve şimşek vardı.
The flash of lightning precedes the sound of thunder.