Translation meaning & definition of the word "threatening" into Turkish language
Türk diline "tehdit" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Threatening
[Tehdit eden]/θrɛtənɪŋ/
adjective
1. Threatening or foreshadowing evil or tragic developments
- "A baleful look"
- "Forbidding thunderclouds"
- "His tone became menacing"
- "Ominous rumblings of discontent"
- "Sinister storm clouds"
- "A sinister smile"
- "His threatening behavior"
- "Ugly black clouds"
- "The situation became ugly"
- synonym:
- baleful ,
- forbidding ,
- menacing ,
- minacious ,
- minatory ,
- ominous ,
- sinister ,
- threatening
1. Kötü veya trajik gelişmeleri tehdit etmek veya önceden haber vermek
- "Yalancı bir bakış"
- "Thunderclouds'u yasaklamak"
- "Tonu tehditkar oldu"
- "Çirkin hoşnutsuzluk gümbürtüleri"
- "Günahkar fırtına bulutları"
- "Korkunç bir gülümseme"
- "Tehditkar davranışı"
- "Çirkin kara bulutlar"
- "Durum çirkinleşti"
- eşanlamlı:
- kötü niyetli ,
- korkutucu ,
- tehditkar ,
- uğursuz ,
- kötü ,
- tehdit eden
2. Darkened by clouds
- "A heavy sky"
- synonym:
- heavy ,
- lowering ,
- sullen ,
- threatening
2. Bulutlar tarafından karartılmış
- "Ağır bir gökyüzü"
- eşanlamlı:
- ağır ,
- indirme ,
- somurtkan ,
- tehdit eden
Examples of using
Tom has already gotten three threatening phone messages.
Tom zaten tehdit edici üç telefon mesajı aldı.
Tom gave Mary a threatening look.
Tom Mary'ye tehdit edici bir görüntü verdi.
You're not actually threatening me, are you?
Aslında beni tehdit etmiyorsun, değil mi?