Translation meaning & definition of the word "thread" into Turkish language
Türk diline "iplik" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Thread
[Iplik]noun
1. A fine cord of twisted fibers (of cotton or silk or wool or nylon etc.) used in sewing and weaving
- synonym:
- thread ,
- yarn
1. Dikiş ve dokumada kullanılan bükülmüş liflerden oluşan ince bir kordon (pamuk veya ipek veya yün veya naylon vb.)
- eşanlamlı:
- iplik
2. Any long object resembling a thin line
- "A mere ribbon of land"
- "The lighted ribbon of traffic"
- "From the air the road was a grey thread"
- "A thread of smoke climbed upward"
- synonym:
- ribbon ,
- thread
2. İnce çizgiye benzeyen herhangi bir uzun nesne
- "Sadece bir toprak kurdelesi"
- "Trafiğin ışıklı şeridi"
- "Havadan yol gri bir iplikti"
- "Bir duman ipliği yukarı doğru tırmandı"
- eşanlamlı:
- şerit ,
- iplik
3. The connections that link the various parts of an event or argument together
- "I couldn't follow his train of thought"
- "He lost the thread of his argument"
- synonym:
- train of thought ,
- thread
3. Bir olayın veya argümanın çeşitli bölümlerini birbirine bağlayan bağlantılar
- "Düşünce trenini takip edemedim"
- "Tartışmasının ipliğini kaybetti"
- eşanlamlı:
- düşünce treni ,
- iplik
4. The raised helical rib going around a screw
- synonym:
- screw thread ,
- thread
4. Yükseltilmiş helisel kaburga bir vida etrafında dönüyor
- eşanlamlı:
- vida dişi ,
- iplik
verb
1. To move or cause to move in a sinuous, spiral, or circular course
- "The river winds through the hills"
- "The path meanders through the vineyards"
- "Sometimes, the gout wanders through the entire body"
- synonym:
- weave ,
- wind ,
- thread ,
- meander ,
- wander
1. Kıvrımlı, spiral veya dairesel bir rotada hareket etmek veya hareket etmek
- "Nehir tepelerden geçiyor"
- "Yol üzüm bağlarından geçiyor"
- "Bazen, gut tüm vücutta dolaşır"
- eşanlamlı:
- örmek ,
- rüzgâr ,
- iplik ,
- kıvrılmak ,
- gezinmek
2. Pass a thread through
- "Thread a needle"
- synonym:
- thread
2. Bir ipliği geçirmek
- "Iğne işemek"
- eşanlamlı:
- iplik
3. Remove facial hair by tying a fine string around it and pulling at the string
- "She had her eyebrows threaded"
- synonym:
- thread
3. Etrafına ince bir ip bağlayarak ve ipi çekerek yüz kıllarını çıkarın
- "Kaşlarını dişlileştirdi"
- eşanlamlı:
- iplik
4. Pass through or into
- "Thread tape"
- "Thread film"
- synonym:
- thread
4. Içinden veya içinden geçmek
- "Iplik bandı"
- "Thread film" için"
- eşanlamlı:
- iplik
5. Thread on or as if on a string
- "String pearls on a string"
- "The child drew glass beads on a string"
- "Thread dried cranberries"
- synonym:
- string ,
- thread ,
- draw
5. Bir dize üzerinde veya sanki bir dize üzerinde
- "Ip üzerine tel inciler"
- "Çocuk bir ipin üzerine cam boncuklar çizdi"
- "Diş kurutulmuş kızılcık"
- eşanlamlı:
- kordon ,
- iplik ,
- çizmek