Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "thin" into Turkish language

Türk diline "ince" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Thin

[İnce]
/θɪn/

verb

1. Lose thickness

  • Become thin or thinner
    synonym:
  • thin

1. Kalınlığı kaybetmek

  • İnce veya inceltilir
    eşanlamlı:
  • ince

2. Make thin or thinner

  • "Thin the solution"
    synonym:
  • thin

2. İnce veya daha ince yapın

  • "Çözüm bu"
    eşanlamlı:
  • ince

3. Lessen the strength or flavor of a solution or mixture

  • "Cut bourbon"
    synonym:
  • dilute
  • ,
  • thin
  • ,
  • thin out
  • ,
  • reduce
  • ,
  • cut

3. Bir çözeltinin veya karışımın gücünü veya lezzetini azaltın

  • "Kesilmiş burbon"
    eşanlamlı:
  • seyreltmek
  • ,
  • ince
  • ,
  • zayıflamak
  • ,
  • azaltmak
  • ,
  • kesmek

4. Take off weight

    synonym:
  • reduce
  • ,
  • melt off
  • ,
  • lose weight
  • ,
  • slim
  • ,
  • slenderize
  • ,
  • thin
  • ,
  • slim down

4. Kilo almak

    eşanlamlı:
  • azaltmak
  • ,
  • eritmek
  • ,
  • kilo vermek
  • ,
  • ince
  • ,
  • incelaştırmak
  • ,
  • düşürmek

adjective

1. Of relatively small extent from one surface to the opposite or in cross section

  • "Thin wire"
  • "A thin chiffon blouse"
  • "A thin book"
  • "A thin layer of paint"
    synonym:
  • thin

1. Bir yüzeyden diğerine veya enine kesitte nispeten küçük ölçüde

  • "Ince tel"
  • "Ince bir şifon bluz"
  • "Ince bir kitap"
  • "Ince bir boya tabakası"
    eşanlamlı:
  • ince

2. Lacking excess flesh

  • "You can't be too rich or too thin"
  • "Yon cassius has a lean and hungry look"-shakespeare
    synonym:
  • thin
  • ,
  • lean

2. Fazla et eksikliği

  • "Çok zengin ya da çok zayıf olamazsın"
  • "Yon cassius yalın ve aç bir görünüme sahip"-shakespeare
    eşanlamlı:
  • ince
  • ,
  • yalın

3. Very narrow

  • "A thin line across the page"
    synonym:
  • slender
  • ,
  • thin

3. Daracık

  • "Sayfa boyunca ince bir çizgi"
    eşanlamlı:
  • i̇nce
  • ,
  • ince

4. Not dense

  • "A thin beard"
  • "Trees were sparse"
    synonym:
  • sparse
  • ,
  • thin

4. Yoğun değil

  • "Ince bir sakal"
  • "Ağaçlar seyrekti"
    eşanlamlı:
  • aralıklı
  • ,
  • ince

5. Relatively thin in consistency or low in density

  • Not viscous
  • "Air is thin at high altitudes"
  • "A thin soup"
  • "Skimmed milk is much thinner than whole milk"
  • "Thin oil"
    synonym:
  • thin

5. Tutarlılıkta nispeten ince veya yoğunluğu düşük

  • Viskoz değil
  • "Hava yüksek irtifalarda incedir"
  • "Ince bir çorba"
  • "Yağsız süt, tam yağlı sütten çok daha incedir"
  • "Ince yağ"
    eşanlamlı:
  • ince

6. (of sound) lacking resonance or volume

  • "A thin feeble cry"
    synonym:
  • thin

6. (ses) rezonans veya ses eksikliği

  • "Ince zayıf bir ağlama"
    eşanlamlı:
  • ince

7. Lacking spirit or sincere effort

  • "A thin smile"
    synonym:
  • thin

7. Ruh veya samimi çaba eksikliği

  • "Ince bir gülümseme"
    eşanlamlı:
  • ince

8. Lacking substance or significance

  • "Slight evidence"
  • "A tenuous argument"
  • "A thin plot"
  • A fragile claim to fame"
    synonym:
  • flimsy
  • ,
  • fragile
  • ,
  • slight
  • ,
  • tenuous
  • ,
  • thin

8. Madde veya önem eksikliği

  • "Biraz kanıt"
  • "Sapkın bir tartışma"
  • "Ince bir arsa"
  • Şöhret için kırılgan bir iddia"
    eşanlamlı:
  • çürük
  • ,
  • kırılgan
  • ,
  • hafif
  • ,
  • ince

adverb

1. Without viscosity

  • "The blood was flowing thin"
    synonym:
  • thinly
  • ,
  • thin

1. Viskozite olmadan

  • "Kan zayıf akıyordu"
    eşanlamlı:
  • incecik
  • ,
  • ince

Examples of using

You're skating on very thin ice.
Çok ince buz üstünde paten yapıyorsun.
This book is very thin.
Bu kitap çok ince.
You're so thin.
Çok zayıfsın.