Translation meaning & definition of the word "therefore" into Turkish language

adverb

1. (used to introduce a logical conclusion) from that fact or reason or as a result

• "Therefore x must be true"

• "The eggs were fresh and hence satisfactory"

• "We were young and thence optimistic"

• "It is late and thus we must go"

• "The witness is biased and so cannot be trusted"

synonym:
• therefore
,
• hence
,
• thence
,
• thus
,
• so

1. (mantıksal bir sonuç ortaya koymak için kullanılır) bu gerçek veya nedenden dolayı veya sonuç olarak

• "Bu nedenle x doğru olmalı"

• "Yumurtalar taze ve dolayısıyla tatmin ediciydi"

• "Gençtik ve o zaman iyimserdik"

• "Geç oldu ve bu yüzden gitmeliyiz"

• "Tanık taraflı ve bu yüzden güvenilmez"

eşanlamlı:
• bu nedenle
,
• bundan dolayı
,
• böylece
,
• şöyle

2. As a consequence

• "He had good reason to be grateful for the opportunities which they had made available to him and which consequently led to the good position he now held"

synonym:
• consequently
,
• therefore

2. Sonuç olarak

• "Kendisine sundukları fırsatlar için minnettar olmak için iyi bir nedeni vardı ve bu da şu anda sahip olduğu iyi konuma yol açtı"

eşanlamlı:
• sonuç olarak
,
• bu nedenle

Examples of using

I think, therefore I am.

Düşünüyorum, öyleyse varım.

I would therefore like to draw attention to the Report of the Committee on Invisible Members of Parliament.

Bu sebeple, Komite'nin "Parlamento'nun Görünmez Üyeleri" hakkındaki raporuna dikkat çekmek isterim.

History books write that after the Mongol invasion of Baghdad, many books were thrown into the Tigris River and therefore the colour of the river turned blue with the ink of books.

Tarih kitapları Moğolların Bağdat'ı işgalinden sonra birçok kitabın Dicle Nehri'ne atıldığını ve bu yüzden nehrin renginin kitapların mürekkebiyle maviye döndüğünü yazıyor.

I consume, therefore I am.

Tüketiyorum, öyleyse varım.

I think, therefore I flee.

Sanırım, bu yüzden kaçarım.

They have a growing population; therefore they need more and more food.

Onlar artan bir nüfusa sahip, bu yüzden çok daha fazla yiyeceğe ihtiyaçları var.

He fell ill, and therefore he gave up going abroad.

O hastalandı, ve bu yüzden yurt dışına gitmekten vazgeçti.

I don't think, therefore I am not.

Düşünmüyorum; öyleyse yokum.