Translation meaning & definition of the word "terrible" into Turkish language
Türk diline "korkunç" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Terrible
[Korkunç]/tɛrəbəl/
adjective
1. Causing fear or dread or terror
- "The awful war"
- "An awful risk"
- "Dire news"
- "A career or vengeance so direful that london was shocked"
- "The dread presence of the headmaster"
- "Polio is no longer the dreaded disease it once was"
- "A dreadful storm"
- "A fearful howling"
- "Horrendous explosions shook the city"
- "A terrible curse"
- synonym:
- awful ,
- dire ,
- direful ,
- dread(a) ,
- dreaded ,
- dreadful ,
- fearful ,
- fearsome ,
- frightening ,
- horrendous ,
- horrific ,
- terrible
1. Korku, korku veya dehşet
- "Korkunç savaş" dır"
- "Korkunç bir risk"
- "Cömert haberler"
- "Bir kariyer ya da intikam öylesine korkunçtu ki londra şok olmuştu"
- "Baş müdürün korkunç varlığı"
- "Polio artık bir zamanlar olduğu gibi korkunç bir hastalık değil"
- "Korkunç bir fırtına"
- "Korkunç bir uğultu"
- "Korkunç patlamalar şehri sarstı"
- "Korkunç bir lanet"
- eşanlamlı:
- korkunç ,
- dehşetli ,
- dread(a)) ,
- korku veren ,
- korkutucu
2. Exceptionally bad or displeasing
- "Atrocious taste"
- "Abominable workmanship"
- "An awful voice"
- "Dreadful manners"
- "A painful performance"
- "Terrible handwriting"
- "An unspeakable odor came sweeping into the room"
- synonym:
- atrocious ,
- abominable ,
- awful ,
- dreadful ,
- painful ,
- terrible ,
- unspeakable
2. Son derece kötü veya nahoş
- "Atreci tat"
- "Iğrenç işçilik"
- "Korkunç bir ses"
- "Ehşet verici tavır"
- "Acı verici bir performans"
- "Korkunç el yazısı"
- "Söylenemez bir koku odaya süpürüldü"
- eşanlamlı:
- zalim ,
- iğrenç ,
- korkunç ,
- acı veren ,
- anlatılamaz
3. Intensely or extremely bad or unpleasant in degree or quality
- "Severe pain"
- "A severe case of flu"
- "A terrible cough"
- "Under wicked fire from the enemy's guns"
- "A wicked cough"
- synonym:
- severe ,
- terrible ,
- wicked
3. Derece veya kalitede yoğun veya son derece kötü veya nahoş
- "Şiddetli ağrı"
- "Şiddetli bir grip vakası"
- "Korkunç bir öksürük"
- "Düşmanın silahlarından çıkan kötü ateş altında"
- "Kötü bir öksürük"
- eşanlamlı:
- şiddetli ,
- korkunç ,
- kötücül
4. Extreme in degree or extent or amount or impact
- "In a frightful hurry"
- "Spent a frightful amount of money"
- synonym:
- frightful ,
- terrible ,
- awful ,
- tremendous
4. Derece veya kapsam veya miktar veya etki açısından aşırı
- "Korkunç bir acele" olarak"
- "Korkunç miktarda para harcadım"
- eşanlamlı:
- korkunç ,
- muazzam
Examples of using
Tom knows he's a terrible dancer.
Tom berbat bir dansçı olduğunu biliyor.
Tom is in terrible shape.
Kötü formdayım.
This movie is terrible.
Bu film berbat.