I tend to agree.
Katılma eğilimindeyim.
I tend to agree with Tom.
Tom'la aynı fikirde olma eğilimindeyim.
People tend to raise their voices when they get excited.
İnsanlar heyecanlandıklarında seslerini yükseltme eğilimindedirler.
The cranes tend to make their nests in the bell towers of churches.
Turnalar yuvalarını kiliselerin çan kulelerine yapma eğilimindedir.
We tend to perceive what we expect to perceive.
Algılamayı beklediğimiz şeyi algılamaya meyilliyiz.
We tend to forget this fact.
Bu gerçeği unutmaya meyilliyiz.
Boys tend to look down on their younger sisters.
Erkekler küçük kız kardeşlerini küçümseme eğilimindedir.
Sick people tend to be pessimistic.
Hasta insanlar karamsar olma eğilimindedir.
People tend to look at others with bias.
İnsanlar başkalarına önyargılı bakma eğilimindedir.
Women tend to live longer than men.
Kadınlar erkeklerden daha uzun yaşama eğilimindedir.
Young people tend to complain about everything.
Gençler her şeyden şikayet etme eğilimindedir.
Young people tend to think so.
Gençler böyle düşünmeye meyilli.
I tend to catch colds.
Soğuk algınlığına yakalanma eğilimindeyim.
The social problems of the day tend to be more and more complicated.
Günün sosyal sorunları giderek daha karmaşık hale geliyor.
In nostalgic moments we may tend to think of childhood as a time of almost unbroken happiness.
Nostaljik anlarda çocukluğu neredeyse kesintisiz bir mutluluk zamanı olarak düşünme eğiliminde olabiliriz.
Bears also tend to sleep more during the day than at night, although in the summer, with twenty-four hours of light, this does not apply.
Ayılar ayrıca gündüzleri geceye göre daha fazla uyuma eğilimindedir, ancak yaz aylarında yirmi dört saatlik ışıkla bu geçerli değildir.
For free English to Turkish translation, utilize the Lingvanex translation apps.
We apply ultimate machine translation technology and artificial intelligence to offer a free Turkish-English online text translator.