Translation meaning & definition of the word "teasing" into Turkish language
Türk diline "öğretme" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Teasing
[Alay]/tizɪŋ/
noun
1. The act of harassing someone playfully or maliciously (especially by ridicule)
- Provoking someone with persistent annoyances
- "He ignored their teases"
- "His ribbing was gentle but persistent"
- synonym:
- tease ,
- teasing ,
- ribbing ,
- tantalization
1. Birini şakacı veya kötü niyetli bir şekilde taciz etme eylemi (özellikle alay ederek)
- Kalıcı sıkıntıları olan birini kışkırtmak
- "Dillerini görmezden geldi"
- "Onun kaburgası nazik ama ısrarcıydı"
- eşanlamlı:
- sataşmak ,
- alay ,
- kaburgalar ,
- tantalizasyon
2. Playful vexation
- "The parody was just a form of teasing"
- synonym:
- teasing
2. Oynak vexation
- "Parodi sadece bir alay biçimiydi"
- eşanlamlı:
- alay
3. The act of removing tangles from you hair with a comb
- synonym:
- comb-out ,
- teasing
3. Bir tarakla saçınızdan dolaşma hareketi
- eşanlamlı:
- ayıklama ,
- alay
adjective
1. Playfully vexing (especially by ridicule)
- "His face wore a somewhat quizzical almost impertinent air"- lawrence durrell
- synonym:
- mocking ,
- teasing ,
- quizzical
1. Şakacı vexing (özellikle alay ile)
- "Yüzü biraz tuhaf, neredeyse küstah bir hava giyiyordu" - lawrence durrell
- eşanlamlı:
- alaycı ,
- alay ,
- meraklı
2. Arousing sexual desire without intending to satisfy it
- "Her lazy teasing smile"
- synonym:
- teasing
2. Tatmin etmek niyetinde olmadan cinsel arzu uyandırmak
- "Tembel alaycı gülüşü"
- eşanlamlı:
- alay
3. Causing irritation or annoyance
- "Tapping an annoying rhythm on his glass with his fork"
- "Aircraft noise is particularly bothersome near the airport"
- "Found it galling to have to ask permission"
- "An irritating delay"
- "Nettlesome paperwork"
- "A pesky mosquito"
- "Swarms of pestering gnats"
- "A plaguey newfangled safety catch"
- "A teasing and persistent thought annoyed him"
- "A vexatious child"
- "It is vexing to have to admit you are wrong"
- synonym:
- annoying ,
- bothersome ,
- galling ,
- irritating ,
- nettlesome ,
- pesky ,
- pestering ,
- pestiferous ,
- plaguy ,
- plaguey ,
- teasing ,
- vexatious ,
- vexing
3. Tahrişe veya rahatsızlığa neden olur
- "Çatalıyla bardağına sinir bozucu bir ritim dokunmak"
- "Uçak gürültüsü özellikle havaalanının yakınında rahatsız edici"
- "İzin istemek zorunda kalmak çok zor"
- "Rahatlatıcı bir gecikme"
- "Yetersiz evraklar"
- "Geveze bir sivrisinek"
- "Şişirici gnats sürüleri"
- "Veba yeni çıkmış bir güvenlik yakalaması"
- "Aldatıcı ve ısrarcı bir düşünce onu rahatsız etti"
- "Ciddi bir çocuk"
- "Yanıldığını kabul etmek can sıkıcı"
- eşanlamlı:
- sinir bozucu ,
- tedirgin ,
- kırıcı ,
- sinirlendiren ,
- ısırgan ,
- sinirli ,
- rahatsız edici ,
- zararlı ,
- belâlı ,
- salgınlı ,
- alay ,
- can sıkıcı ,
- sinirlendirici
Examples of using
Quit teasing me.
Benimle dalga geçmeyi bırak.
I'm teasing you.
Sana takılıyorum.
I'm just teasing.
Sadece alay ediyorum.