Translation meaning & definition of the word "tease" into Turkish language
Türk diline "takım" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Tease
[Sataşmak]noun
1. Someone given to teasing (as by mocking or stirring curiosity)
- synonym:
- tease ,
- teaser ,
- annoyer ,
- vexer
1. Alay etmek için verilen biri (merak ya da merak karıştırmak gibi)
- eşanlamlı:
- sataşmak ,
- teaser ,
- sinirlendiren ,
- eziyetçi
2. A seductive woman who uses her sex appeal to exploit men
- synonym:
- coquette ,
- flirt ,
- vamp ,
- vamper ,
- minx ,
- tease ,
- prickteaser
2. Erkekleri sömürmek için cinsel çekiciliğini kullanan baştan çıkarıcı bir kadın
- eşanlamlı:
- işvebaz ,
- flört ,
- vamp kadın ,
- vamper ,
- minx ,
- sataşmak ,
- dikenli kızak
3. The act of harassing someone playfully or maliciously (especially by ridicule)
- Provoking someone with persistent annoyances
- "He ignored their teases"
- "His ribbing was gentle but persistent"
- synonym:
- tease ,
- teasing ,
- ribbing ,
- tantalization
3. Birini şakacı veya kötü niyetli bir şekilde taciz etme eylemi (özellikle alay ederek)
- Kalıcı sıkıntıları olan birini kışkırtmak
- "Dillerini görmezden geldi"
- "Onun kaburgası nazik ama ısrarcıydı"
- eşanlamlı:
- sataşmak ,
- alay ,
- kaburgalar ,
- tantalizasyon
verb
1. Annoy persistently
- "The children teased the boy because of his stammer"
- synonym:
- tease ,
- badger ,
- pester ,
- bug ,
- beleaguer
1. Israrla sinirlendirmek
- "Çocuklar kekelemesi yüzünden oğlanla alay ettiler"
- eşanlamlı:
- sataşmak ,
- pörsük ,
- hasta ,
- böcek ,
- muhasara etmek
2. Harass with persistent criticism or carping
- "The children teased the new teacher"
- "Don't ride me so hard over my failure"
- "His fellow workers razzed him when he wore a jacket and tie"
- synonym:
- tease ,
- razz ,
- rag ,
- cod ,
- tantalize ,
- tantalise ,
- bait ,
- taunt ,
- twit ,
- rally ,
- ride
2. Sürekli eleştiri veya oyma ile taciz
- "Çocuklar yeni öğretmenle alay ettiler"
- "Beni başarısızlığımın üstüne bu kadar zorlama"
- "İşçi arkadaşları ceket ve kravat giydiğinde onu ezdiler"
- eşanlamlı:
- sataşmak ,
- abd ,
- paçavra ,
- morina ,
- tantalize etmek ,
- yem ,
- alay ,
- azarlamak ,
- miting ,
- binmek
3. To arouse hope, desire, or curiosity without satisfying them
- "The advertisement is intended to tease the customers"
- "She has a way of teasing men with her flirtatious behavior"
- synonym:
- tease
3. Onları tatmin etmeden umut, arzu veya merak uyandırmak
- "Reklam müşterileri kızdırmak için tasarlanmıştır"
- "Onun çapkın davranışlarıyla erkeklerle alay etmenin bir yolu var"
- eşanlamlı:
- sataşmak
4. Tear into pieces
- "Tease tissue for microscopic examinations"
- synonym:
- tease
4. Parçalara ayırmak
- "Mikroskobik incelemeler için çay dokusu"
- eşanlamlı:
- sataşmak
5. Raise the nap of (fabrics)
- synonym:
- tease
5. Şekerlemeyi kaldırın (kumaşlar)
- eşanlamlı:
- sataşmak
6. Disentangle and raise the fibers of
- "Tease wool"
- synonym:
- tease ,
- tease apart ,
- loosen
6. Disentangle ve lifleri yükseltmek
- "Taş yünü"
- eşanlamlı:
- sataşmak ,
- parçalamak ,
- gevşemek
7. Separate the fibers of
- "Tease wool"
- synonym:
- tease ,
- card
7. Liflerini ayırmak
- "Taş yünü"
- eşanlamlı:
- sataşmak ,
- kart
8. Mock or make fun of playfully
- "The flirting man teased the young woman"
- synonym:
- tease
8. Şakacı bir şekilde alay edin veya dalga geçin
- "Flört eden adam genç kadınla alay etti"
- eşanlamlı:
- sataşmak
9. Ruffle (one's hair) by combing the ends towards the scalp, for a full effect
- synonym:
- tease ,
- fluff
9. Tam bir etki için uçları kafa derisine doğru tarayarak fırfır (birinin saçı)
- eşanlamlı:
- sataşmak ,
- tüy