Translation meaning & definition of the word "tear" into Turkish language
Türk diline "gözyaşı" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Tear
[Gözyaşı]/tɛr/
noun
1. A drop of the clear salty saline solution secreted by the lacrimal glands
- "His story brought tears to her eyes"
- synonym:
- tear ,
- teardrop
1. Lakrimal bezler tarafından salgılanan berrak tuzlu tuz çözeltisinin bir damlası
- "Hikayesi gözlerine gözyaşı getirdi"
- eşanlamlı:
- gözyaşı
2. An opening made forcibly as by pulling apart
- "There was a rip in his pants"
- "She had snags in her stockings"
- synonym:
- rip ,
- rent ,
- snag ,
- split ,
- tear
2. Çekilerek zorla yapılan bir açıklık
- "Pantalonunda bir yırtık vardı"
- "Çoraplarında çıtçıt vardı"
- eşanlamlı:
- yırtmak ,
- kiralamak ,
- tökezlemek ,
- split ,
- gözyaşı
3. An occasion for excessive eating or drinking
- "They went on a bust that lasted three days"
- synonym:
- bust ,
- tear ,
- binge ,
- bout
3. Aşırı yeme veya içme için bir fırsat
- "Üç gün süren bir büst yaptılar"
- eşanlamlı:
- büst ,
- gözyaşı ,
- cümbüş ,
- müsabaka
4. The act of tearing
- "He took the manuscript in both hands and gave it a mighty tear"
- synonym:
- tear
4. Yırtma eylemi
- "El yazmasını iki eline aldı ve ona güçlü bir gözyaşı verdi"
- eşanlamlı:
- gözyaşı
verb
1. Separate or cause to separate abruptly
- "The rope snapped"
- "Tear the paper"
- synonym:
- tear ,
- rupture ,
- snap ,
- bust
1. Aniden ayırmak veya ayırmak için neden
- "İp koptu"
- "Kağıtları yırt" deyin"
- eşanlamlı:
- gözyaşı ,
- kırılma ,
- kopmak ,
- büst
2. To separate or be separated by force
- "Planks were in danger of being torn from the crossbars"
- synonym:
- tear
2. Ayırmak veya kuvvetle ayrılmak
- "Bataklıklar, traverslerden yırtılma tehlikesi altındaydı"
- eşanlamlı:
- gözyaşı
3. Move quickly and violently
- "The car tore down the street"
- "He came charging into my office"
- synonym:
- tear ,
- shoot ,
- shoot down ,
- charge ,
- buck
3. Hızlı ve şiddetli hareket edin
- "Araba caddede yırtıldı"
- "Ofisime şarj etmeye geldi"
- eşanlamlı:
- gözyaşı ,
- vurmak ,
- şarj ,
- dolar
4. Strip of feathers
- "Pull a chicken"
- "Pluck the capon"
- synonym:
- pluck ,
- pull ,
- tear ,
- deplume ,
- deplumate ,
- displume
4. Tüy şeridi
- "Tavuk çekin" derken"
- "Kaponu kopar" dediler"
- eşanlamlı:
- koparmak ,
- çekme ,
- gözyaşı ,
- soymak ,
- dökmek ,
- yerinden etmek
5. Fill with tears or shed tears
- "Her eyes were tearing"
- synonym:
- tear
5. Gözyaşlarıyla doldurun veya gözyaşları dökün
- "Gözleri yırtılıyordu"
- eşanlamlı:
- gözyaşı
Examples of using
I want you to tear up her pictures.
Senden onun resimlerini yırtmanı istiyorum.
She tried not to shed a tear.
Gözyaşı akıtmamak için çabaladı.
The warranty doesn't cover normal wear and tear.
Garanti normal aşınma ve yıpranmayı içermemektedir.