Translation meaning & definition of the word "tangible" into Turkish language
Türk diline "somut" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Tangible
[Somut]/tænʤəbəl/
adjective
1. Perceptible by the senses especially the sense of touch
- "Skin with a tangible roughness"
- synonym:
- tangible ,
- touchable
1. Duyular tarafından algılanabilir, özellikle dokunma duyusu
- "Maddi bir pürüzle deri"
- eşanlamlı:
- somut ,
- dokunulabilir
2. Capable of being treated as fact
- "Tangible evidence"
- "His brief time as prime minister brought few real benefits to the poor"
- synonym:
- real ,
- tangible
2. Gerçek olarak ele alınabilecek
- "Somut kanıt"
- "Başbakan olarak geçirdiği kısa süre, yoksullara çok az gerçek fayda sağladı"
- eşanlamlı:
- real ,
- somut
3. (of especially business assets) having physical substance and intrinsic monetary value
- "Tangible property like real estate"
- "Tangible assets such as machinery"
- synonym:
- tangible
3. (özellikle ticari varlıkların) fiziksel maddeye ve içsel parasal değere sahip olması
- "Gayrimenkul gibi maddi mülkiyet"
- "Makine gibi maddi varlıklar"
- eşanlamlı:
- somut
4. Capable of being perceived
- Especially capable of being handled or touched or felt
- "A barely palpable dust"
- "Felt sudden anger in a palpable wave"
- "The air was warm and close--palpable as cotton"
- "A palpable lie"
- synonym:
- palpable ,
- tangible
4. Algılanma yeteneğine sahip
- Özellikle ele alınma, dokunma veya hissedilme yeteneğine sahiptir
- "Zayıfça hissedilebilir bir toz"
- "Açılabilir bir dalgada ani öfke hissettim"
- "Hava sıcaktı ve pamuk gibi yakın palpe edilebilirdi"
- "Sapkın bir yalan"
- eşanlamlı:
- somut