Translation meaning & definition of the word "taking" into Turkish language

noun

1. The act of someone who picks up or takes something

• "The pickings were easy"

• "Clothing could be had for the taking"

synonym:
• pickings
,
• taking

1. Bir şeyi alan ya da alan birinin eylemi

• "Toplamalar kolaydı"

• "Almak için bir şeyler olabilirdi"

eşanlamlı:
• seçme
,
• alış

adjective

1. Very attractive

• Capturing interest

• "A fetching new hairstyle"

• "Something inexpressibly taking in his manner"

• "A winning personality"

synonym:
• fetching
,
• taking
,
• winning

1. Çok çekici

• Ilgi toplama

• "Yeni bir saç modeli"

• "Açıklanamaz bir şekilde onun tarzını alan bir şey"

• "Kazanan bir kişilik"

eşanlamlı:
• alımlı
,
• alış
,
• kazanma

Examples of using

Tom and Mary take turns taking out the garbage.

Tom ve Mary sırayla çöpü çıkarırlar.

Is Tom still taking a shower?

Tom hâlâ duş alıyor mu?

When Tom woke up, Mary was taking a shower.

Tom uyandığında Mary duş alıyordu.

How many suitcases are you taking on your trip?

Gezinde kaç tane valiz alıyorsun?

I'm taking notes.

Not alıyorum.

I'm taking this one.

Ben bunu alıyorum.

I'm taking you home.

Sizi eve götürüyorum.

I'm taking you home.

Seni eve götürüyorum.

I'm taking it to Tom.

Onu Tom'a götürüyorum.

I'm taking a vacation.

Tatile çıkıyorum.

I'm taking it with me.

Onu yanımda götürüyorum.

I'm not taking the bus.

Otobüse binmiyorum.

I'm not taking the bus.

Otobüse binmeyeceğim.

I was taking care of Tom.

Tom'la ilgileniyordum.

I'm taking French this semester.

Bu dönem Fransızca alıyorum.

I think Tom is taking a nap.

Sanırım Tom şekerleme yapıyor.

Tom is going to start taking swimming lessons this summer.

Tom bu yaz yüzme dersleri almaya başlayacak.

I know where they're taking Tom.

Tom'u nereye götürdüklerini biliyorum.

I just can't get used to taking orders from Tom.

Sadece Tom'dan emirler almaya alışamam.

I've been taking lessons from Tom.

Tom'dan dersler alıyorum.