Translation meaning & definition of the word "swim" into Turkish language
Türk diline "yüzmek" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Swim
[Yüzmek]/swɪm/
noun
1. The act of swimming
- "It was the swimming they enjoyed most": "they took a short swim in the pool"
- synonym:
- swimming ,
- swim
1. Yüzme eylemi
- "En çok keyif aldıkları yüzme idi": "havuzda kısa bir yüzmeye gittiler"
- eşanlamlı:
- yüzme ,
- yüzmek
verb
1. Travel through water
- "We had to swim for 20 minutes to reach the shore"
- "A big fish was swimming in the tank"
- synonym:
- swim
1. Su içinde seyahat
- "Kıyıya ulaşmak için 20 dakika yüzmek zorunda kaldık"
- "Tankta büyük bir balık yüzüyordu"
- eşanlamlı:
- yüzmek
2. Be afloat either on or below a liquid surface and not sink to the bottom
- synonym:
- float ,
- swim
2. Sıvı bir yüzeyin üzerinde veya altında yüzer ve dibe batmaz
- eşanlamlı:
- yüzmek
3. Be dizzy or giddy
- "My brain is swimming after the bottle of champagne"
- synonym:
- swim
3. Baş dönmesi veya sersemlik olması
- "Beynim şampanya şişesinden sonra yüzüyor"
- eşanlamlı:
- yüzmek
4. Be covered with or submerged in a liquid
- "The meat was swimming in a fatty gravy"
- synonym:
- swim ,
- drown
4. Bir sıvı ile kaplanır veya suya batırılır
- "Et yağlı bir sosun içinde yüzüyordu"
- eşanlamlı:
- yüzmek ,
- boğmak
5. Move as if gliding through water
- "This snake swims through the soil where it lives"
- synonym:
- swim
5. Suyun içinde süzülüyormuş gibi hareket edin
- "Bu yılan yaşadığı toprakta yüzüyor"
- eşanlamlı:
- yüzmek
Examples of using
Tom plans to swim as soon as he finishes his homework.
Tom ev ödevini bitirir bitirmez yüzmeyi planlıyor.
Tom often starts his day with a swim.
Tom sık sık gününe bir yüzmeyle başlar.
Tom is the only one in our family who likes to swim.
Tom ailemizde yüzmeyi seven tek kişidir.