Translation meaning & definition of the word "suppose" into Turkish language
Türk diline "arz" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Suppose
[Varsaymak]/səpoʊz/
verb
1. Express a supposition
- "Let us say that he did not tell the truth"
- "Let's say you had a lot of money--what would you do?"
- synonym:
- suppose ,
- say
1. Varsayım ifade etmek
- "Derelim ki o gerçeği söylemedi"
- "Sanırım çok paran vardı-ne yapardın?"
- eşanlamlı:
- varsaymak ,
- söylemek
2. Expect, believe, or suppose
- "I imagine she earned a lot of money with her new novel"
- "I thought to find her in a bad state"
- "He didn't think to find her in the kitchen"
- "I guess she is angry at me for standing her up"
- synonym:
- think ,
- opine ,
- suppose ,
- imagine ,
- reckon ,
- guess
2. Bekle, inan ya da varsay
- "Yeni romanıyla çok para kazandığını düşünüyorum"
- "Onu kötü bir durumda bulmayı düşündüm"
- "Onu mutfakta bulmayı düşünmedi"
- "Sanırım onu ayağa kaldırdığım için bana kızgın"
- eşanlamlı:
- düşünmek ,
- varsaymak ,
- hayal etmek ,
- saymak ,
- tahmin etmek
3. To believe especially on uncertain or tentative grounds
- "Scientists supposed that large dinosaurs lived in swamps"
- synonym:
- speculate ,
- theorize ,
- theorise ,
- conjecture ,
- hypothesize ,
- hypothesise ,
- hypothecate ,
- suppose
3. Özellikle belirsiz veya geçici gerekçelerle inanmak
- "Bilim adamları büyük dinozorların bataklıklarda yaşadığını varsayıyordu"
- eşanlamlı:
- tahminde bulunmak ,
- kuramlaştırmak ,
- tahmin ,
- hipotez kurmak ,
- ipotek etmek ,
- varsaymak
4. Take for granted or as a given
- Suppose beforehand
- "I presuppose that you have done your work"
- synonym:
- presuppose ,
- suppose
4. Verilen veya verilen olarak alın
- Önceden varsaymak
- "Sanırım işinizi yaptınız"
- eşanlamlı:
- varsaymak
5. Require as a necessary antecedent or precondition
- "This step presupposes two prior ones"
- synonym:
- presuppose ,
- suppose
5. Gerekli bir öncül veya ön koşul olarak gerektirir
- "Bu adım, iki öncekini varsayar"
- eşanlamlı:
- varsaymak
Examples of using
Tom could be in Boston, I suppose.
Sanırım Tom Boston'da olabilir.
What do you suppose Tom is doing?
Tom'un ne yaptığını düşünüyorsun?
Nobody is going to notice, I suppose.
Sanırım kimse fark etmeyecek.