Translation meaning & definition of the word "superfluous" into Turkish language
Türk diline "zor" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Superfluous
[Gereksiz]/supərflwəs/
adjective
1. Serving no useful purpose
- Having no excuse for being
- "Otiose lines in a play"
- "Advice is wasted words"
- "A pointless remark"
- "A life essentially purposeless"
- "Senseless violence"
- synonym:
- otiose ,
- pointless ,
- purposeless ,
- senseless ,
- superfluous ,
- wasted
1. Faydalı bir amaca hizmet etmemek
- Olmak için mazereti yok
- "Oyunda komik çizgiler"
- "Averi boşa harcanmış kelimelerdir"
- "Anlamsız bir açıklama"
- "Aslında amaçsız bir hayat"
- "Anlamsız şiddet"
- eşanlamlı:
- aylak ,
- anlamsız ,
- amaçsız ,
- gereksiz ,
- boşa harcanmış
2. More than is needed, desired, or required
- "Trying to lose excess weight"
- "Found some extra change lying on the dresser"
- "Yet another book on heraldry might be thought redundant"
- "Skills made redundant by technological advance"
- "Sleeping in the spare room"
- "Supernumerary ornamentation"
- "It was supererogatory of her to gloat"
- "Delete superfluous (or unnecessary) words"
- "Extra ribs as well as other supernumerary internal parts"
- "Surplus cheese distributed to the needy"
- synonym:
- excess ,
- extra ,
- redundant ,
- spare ,
- supererogatory ,
- superfluous ,
- supernumerary ,
- surplus
2. Gerekenden, istenenden veya gerekenden daha fazlası
- "Aşırı kilo vermeye çalışmak"
- "Temizlikçinin üzerinde fazladan bir değişiklik buldum"
- "Henüz müjdecilik üzerine başka bir kitap gereksiz düşünülebilir"
- "Teknolojik ilerlemeyle gereksiz hale gelen beceriler"
- "Boş odada uyumak"
- "Süpernümerer süsleme"
- "Onun gloat yapması çok üstündü"
- "Fazla (veya gereksiz) kelimeleri silin"
- "Ekstra kaburgalar ve diğer süpernümerer iç parçalar"
- "Artı peynir ihtiyaç sahiplerine dağıtıldı"
- eşanlamlı:
- fazlalık ,
- ekstra ,
- gereksiz ,
- yedek ,
- işgüzarca yapılan