The soft afternoon sun came in through the branches of the tree and then the window.
Yumuşak öğleden sonra güneşi ağacın dallarından ve ardından pencereden içeri girdi.
She felt the warmth of the sun on her skin.
Güneşin sıcaklığını teninde hissetti.
The sun is starting to go down.
Güneş batmaya başlıyor.
The sun is a star.
Güneş bir yıldızdır.
Tom could feel the sun on his face.
Tom güneşi yüzünde hissedebiliyordu.
The sun is bright.
Güneş parlak.
If you get up early tomorrow, you can see the rising sun.
Yarın erken kalkarsan, doğan güneşi görebilirsin.
Since the sun had set, we all headed home.
Güneş battığından beri hepimiz eve doğru yola çıktık.
The sun went down, so they quit working.
Güneş battı, bu yüzden çalışmayı bıraktılar.
The sun sets earlier in the winter.
Güneş kışın daha erken batar.
What a beautiful Sunday to read in the sun.
Güneşte okumak için ne güzel bir pazar günü.
The sun shone brightly.
Güneş pırıl pırıl parlıyordu.
The sun is setting.
Güneş batıyor.
The sun will rise soon.
Güneş yakında doğacak.
The sun is in the sky.
Güneş gökyüzünde.
Tom called Mary every bad name under the sun.
Tom Mary'ye güneşin altındaki her kötü ismi çağırdı.
Tom could feel the sun on his neck.
Tom güneşi boynunda hissedebiliyordu.
Tom found it pretty enjoyable just to sit in the sun and listen to music.
Tom sadece güneşte oturup müzik dinlemeyi oldukça keyifli buldu.
The sun has set.
Güneş battı.
I don't like the sun, I prefer the rain and dance under it.
Güneşi sevmiyorum, yağmuru tercih ediyorum ve altında dans ediyorum.
For free English to Turkish translation, utilize the Lingvanex translation apps.
We apply ultimate machine translation technology and artificial intelligence to offer a free Turkish-English online text translator.